Balkanları Türk Dış Politikası Açısından Önemli Kılan Temel Faktörler
83
n
ne olursa olsun, imparatorluğun Rumeli’yi Türkleştirmede öncü bir rol oynadığına kuşku yoktur. Fakat bunun
yanında özellikle 14. yüzyılda Rumeli’nin zengin topraklarında yerleşmek amacıyla Anadolu’dan kendiliğinden
büyük bir göç hareketi de olmuş görünmektedir. Bu göçe katılanlar çoğunlukla, Batı Anadolu’ya Doğu ve Orta
Anadolu’dan Moğol baskısı altında gelip yığılan Türkmen boylarıdır. Öyle görünüyor ki, bizzat Batı Anadolu’da
Bizans topraklarının işgali ve Türkmen beyliklerinin ortaya çıkması, bu Türkmen göç hareketinin bir sonucudur.
16. yüzyıl arşiv kayıtlarına göre, 1520’lerde bile Batı Anadolu’da Yörükler, tüm nüfusun dokuzda birini oluştur-
makta idi. Kesintisiz bir şekilde doğudan Batı Anadolu’ya göç eden Türkmen göçebeleri bir nüfus baskısına sebep
olmakta idi ve yeni otlaklar aramak zorunda olan göçebeler için Balkanlar çekici bir alandı (İnalcık, 2005: 32).
Balkanlar’ı, Türkiye ve Türk dış politikası için önemli kılan dördüncü faktör olarak
“Balkanlar’ın jeopolitik konu-
mu”
faktörüne bakıldığında, Balkan jeopolitiğinin Türkiye üzerindeki asıl etkisinin kültürel ve tarihsel olduğu ve
bölge Müslümanlarının Türkiye’yi anavatan olarak görmesinden kaynaklandığı söylenebilir (Şahin, 2010: 2000).
Bölgede asırlar boyunca egemen olan kültür Osmanlı-Türk kültürüdür. Bu noktada 1808’de ilk defa Alman coğ-
rafyacı A. Zeune tarafından Balkan Yarımadası tabiri kullanan kadar çoğu kaynak ve haritada bölgenin “Avrupa
Türkiyesi” (Turkey d’ Europe, European Turkey) şeklinde adlandırıldığı da belirtilmelidir (Davutoğlu, 2007: 66).
Dolayısıyla tarihsel geçmiş ve bölgedeki Türkler Türkiye açısından önemli bir jeopolitik etken olmaktadır. Diğer
taraftan, özellikle bu coğrafyanın jeopolitiğinin “istikrar” ve “güvenlik” unsurları açısından da Türkiye ve Türk
dış politikası için her dönem önem arz ettiğini söyleyebiliriz. Nitekim, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bal-
kanlar, 1453’ten itibaren imparatorluğun merkezi olan İstanbul’u Avrupa’ya karşı koruyan “ileri karakol” konu-
muyla stratejik bir öneme sahipti. Balkanlar bölgesi Karadeniz, Ege, Adriyatik denizlerine bitişik ve Akdeniz’in
ortasına uzanan bir yarımada olarak Orta ve Batı Avrupa’yı Asya’yla birleştiren çok önemli coğrafi bir bölgedir ve
bu özelliğiyle gerek bölge içinde gerek çevresinde yer alan ülkeler açısından hem güvenlik hem de ticaret yolları,
ulaşım ve istikrar bakımından Balkanların jeopolitik değeri gerçekten yüksektir. İkinci olarak, Balkanlar bölgesi,
Türkiye’nin Avrupa’ya açılma yoludur, dolayısıyla Balkanlar’ın “istikrar” ve “güvenlik” içerisinde bulunması hem
Türkiye’nin “ulusal güvenliği” hem de Avrupa’ya açılan yollarının kesilmemesi için büyük önem arz etmektedir.
Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan bu yana sürekli olarak Balkanlar bölgesinde “istikrar” ve
“güvenlik” arayışı içerisinde olmuş ve buna hizmet edecek her türlü siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel oluşumu
desteklemiş ve önayak olmuştur. (Örneğin, 1934’te kurulan Balkan Antantı, 1954’te kurulan Balkan Paktı gibi)
Diğer taraftan, Türkiye’nin dış politika hinterlandlarından biri olan Balkanlar bölgesi, bu coğrafyada “bölge-
sel güç” olma mücadelesi çerçevesinde Yunanistan’a karşı giriştiği etkinlik yarışında da son derece önemlidir.
Türkiye’nin Yunanistan’la yaşamakta olduğu derin anlaşmazlıklar düşünüldüğünde, Türkiye’nin Balkanlar’da
mutlak surette Yunanistan’ı her türlü araçla dengelemesi ve bölgede etkili/belirleyici olma vasfını yitirmemesi
“ulusal çıkar”ları açısından büyük önem arz etmektedir.
5. Sonuç
Türkiye, coğrafi konumu, tarihi, kültürü, ulusunun sosyal, siyasal ve ekonomik kompozisyonu gibi nedenlerle,
çok yönlü bir ülkedir. Bu bağlamda Türkiye aynı anda hem bir Doğu Akdeniz ülkesi, hem bir Karadeniz ülkesi,
hem bir Avrasya ülkesi, hem bir Yakındoğu ülkesi hem de bir Balkan ülkesidir. Balkanlar Türkiye için olduğu
kadar, bölgesel güçler ve uluslararası güçler için de çok önemli bir bölgedir. Balkanlar, coğrafi, siyasi, ekono-
mik açıdan olduğu kadar, tarihi, kültürel ve insani bağlar bakımından Türkiye için öncelik taşımaktadır. Coğrafi
olarak Türkiye’nin Avrupa kıtasına uzantısını teşkil eden Balkanlar, Türk ulusunu şekillendiren tarihi süreçteki
özel konumu, bölgesel entegrasyon ve tüm bölge ülkeleriyle paylaşılan Avrupa Birliği üyelik hedefi bağlamında
geleceğe dönük içerdiği potansiyel ile de büyük önemi haizdir. Bu bağlamda, Türkiye, dış politikada sahip olduğu
ılımlılık, sorumluluk, uluslararası düzene saygı ve demokratik tavrı içeren imajıyla bölgede model ülke konumun-
da olmasıyla, çoğu zaman krizli olan Balkanlar’da önemli bir rol oynama potansiyeline sahiptir. Diğer taraftan,
19. ve 20. yüzyıl boyunca Balkanlar’da yaşanan gelişmeler, Balkanlar’ın 21. yüzyılda da büyük güçlerin önem-
li bir mücadele alanı olmaya devam edeceğini göstermektedir. Çünkü, bölge coğrafi konum olarak stratejik bir
alandadır ve aynı zamanda bir çok tarihsel gücün jeopolitik havzasıdır (Şahin, 2010: 2001). Soğuk Savaş döneminin
sona ermesinin ardından güç mücadelesi anlayışının arka planına enerji kaynaklarına ve bu kaynakların dünya
piyasalarına ulaştırılmasında kullanılan güzergâhların kontrol edilmesi konusunun yerleşmiş olması bağlamında,




