Rafet EVYAPAN
n
76
Makedonya’da lisans ve lisansüstü eğitimin Türkçe yapılması karşısında “Acaba bu ülkede de Kazakistan’ın Manas
kentindeki Hoca Yesevi Üniversitenin benzeri bir üniversite -Türkiye’de İskender isminin kullanılması göz önü-
ne alındığında- bir “Büyük İskender Üniversitesi kurulamaz mı?” sorusunun yanı sıra Türkçe eğitimin yapıldığı
Bulgaristan’da da Türkçe eğitim yapan bir “Baykal üniversitesi” buna karşılık yüz binlerce Bulgaristan göçmeni
Türkün yaşadığı Bursa’da da Bulgarca eğitim veren “Kırcali Üniversitesi” adlı bir üniversite kurulamaz mı? sorusu
üzerinde düşünülmesi gereken konular olmalıdır.
11. Sonuç
Karadeniz çevresinde yaşayan topluluklar, geçmişte Roma ve Osmanlı imparatorluklarının egemenliğinde, yakın
bir geçmişte ise Türkiye hariç eski Sovyet Blok’unda askeri bir gücün altında zorunlu birliktelik yaşamışlarken
20.yüzyılda ise kendi iradeleriyle bir bölgesel birliktelik olarak 1992 yılında KEİB’ni kurmuşlardır. AT,2007 yılın-
da Bulgaristan ve Romanya’yı kendine tam üye yaparak Karadeniz sahillerinde yer almıştır. Türkiye’nin tam üye-
lik süreci sürerken Moldova Ukrayna ve Gürcistan ile 2014 yılda üyelik anlaşması imzalayan AT, bu anlaşma-
nın sonucunda - Rusya’nın egemen olduğu sınırlı sahil şeridi dışındaki - tüm Karadeniz sahillerine yayılacaktır.
Karadeniz sahillerinin geçmişte Türkiye sahilleri hariç Sovyet egemenliğinden gelecekte Rusya sahilleri hariç AT
egemenliğini geçmesi ilginç bir gelişmedir.
AT’nun, KT’nun içinde genişlemesi, Kafkasya’daki Gürcistan ile de sınırı kalmayacak ileride Ermenistan ve Azer-
baycan ile yapılacak anlaşmalarla AT, Azerbaycan sahilleri üzerinden Hazar denizine de ulaşacaktır. Böylelikle,
nihai hedefi, doğal gaz ve petrol üreticisi ülkelere yaklaşmak olan AT, yaklaşmanın da ötesinde Azerbaycan’ı
bünyesine katacak, İran’a komşu olacak, Kazakistan’a da yakınlaşmış olacaktır. Böylelikle Balkanları, Türkiye’yi
ve Kafkasya’yı kapsayan “Adriyatik’ten Hazar’a KT” AT tarafından ve AT bünyesi içinde bir alt bölüm olarak
gerçekleşmiş olacaktır.
Ortadoğu’da Kuzey Irak’taki yerel yönetim daha bağımsız bir devlet olmamışken AT’nun ortaklık anlaşması
imzaladığı Gürcistan’daki Abhazya ve Güney Osetya özerk bölgeleri bağımsızlıklarını ilan etmişler üstelik birkaç
devlet tarafından da tanınmışlardır. Yine Ortadoğu’da Irak’ın üçe, Suriye’nin de ikiye (belki üçe dörde ) ayrılma-
sına az bir süre kalmışken, AT’nun ortaklık anlaşması imzaladığı diğer ülke olan Ukrayna’nın Kırım yarım adası
Rusya tarafından ele geçirilmiş kalan kısmının da ikiye ayrılmasına da az bir süre kalmıştır. Dolayısıyla Kafkasya
bölgesi ve Karadeniz, orta doğu bölgesi kadar sorunlu bir bölge olup, sorunun bir yanında- Rusya’nın aleyhine
olarak Karadeniz sahillerinin büyük bir kısmına ve Kafkasya’nın tamamına yayılmaya çalışan ve bunun için risk
almaya hazır bir-AT, diğer yanında ise -eski egemenlik alanını geri almaya çalışırken gerekirse AT ile çatışmaya
hazır bir -Rusya bulunmaktadır.
Gelecekte Türkiye’nin AT’na Üye olmasıyla AT, bir din devleti olan İran ile birlikte her ikisi de bir kaç parçaya
ayrılacak Irak ve Suriye ile komşu olmak suretiyle bir bataklık olarak nitelenen orta doğu bölgesine dahil olacak-
tır. Türkiye ve Karadeniz’in etrafındaki dairenin üzerinde yer alan güney Kıbrıs’tan Yunanistan’ın Meis adasına
Yunanistan’dan Bulgaristan ve Romanya’ya olan kısım AT’na ait iken geriye kalan kısmın yarısı Karadeniz’de
ve Kafkaslarda diğer yarısı da doğu Akdeniz’den -Suriye Irak ve İran’ı içine alacak şekilde Hazar denizine ulaş-
maktadır. Böylelikle AT, bu dairenin kuzey tarafı üzerinde Romanya’dan hemen sonra başlayan Karadeniz’de ve
Kafkas’larda Rusya ile aynı dairenin güney tarafı üzerinde Güney Kıbrıs’tan hemen sonra başlayan Ortadoğu’daki
Suriye, Irak ve İran’ın ile ciddi sorunlar yaşayacaktır.
Böyle bir ortamda -eski Sovyet Bloku ve Varşova Paktı üyesi şu anda ise AT ve NATO üyesi- Bulgaristan ile-
NATO üyesi ve AT ortaklık sürecindeki-Türkiye, tarihsel, kültürel ortak mirasları ayrıca günümüzdeki yakın ve
yoğun ilişkileri dolayısıyla- tıpkı AT’daki Fransa ve Almanya gibi- birlikte hareket ederek mevcut ve ileride daha
ciddi bir biçimde ortaya çıkacak olan AT ve Rusya arasındaki sorunların çözümüne yönelik katkı sunmaya çaba
harcamalı, sadece bu konuda da değil ileride AT’nun dağılması veya başka bir şekle bürünmesi olasılığına karşılık
‘‘KT olarak ne yapabiliriz?’’ sorusunu çözmeye yönelik olarak çaba göstermelidirler.
KT içinde yapılacak olan işbirlikleri de-KEİB’deki gibi-ekonomik olmanın ötesinde politik, sosyal ve kültürel
alanların yanı sıra eğitim ve bilim alanlarını da kapsamalı spor etkinliklerinden modaya, karşılıklı öğrenci, öğre-
tim üyesi değişikliklerine kadar mevcut etkinliklerin daha da artırılmasını amaçlamalıdır.




