Previous Page  85 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 85 / 514 Next Page
Page Background

Rafet EVYAPAN

n

74

Türkiye’nin AT’na katılmasıyla sağlanacak yaşlı nüfus sorununu bir ölçüde çözmek, stratejik öneme sahip bir

alana yayılmak gibi bazı fırsat ve imkânlara karşılık, orta doğu bataklığının kenarında yer alarak yüzleşeceği teh-

dit ve tehlikeleri karşılaştıran AT, tehdit ve tehlikelerin daha büyük olduğunu görürse, genişlemeden vazgeçip

Türkiye’yi nihai olarak bünyesine katmak yerine şu andaki süreci devam ettirerek oyalama politikasına devam

edecek böylelikle orta doğu ile kendi arasındaki Türkiye’yi bir tampon bölge konumunda tutacaktır.

Aynı değerlendirmeyi Azerbaycan’a ilişkin olarak yaptığında yani Azerbaycan’ın AT’na katılmasıyla elde edilecek

petrol ve doğal gaz kaynaklarını elde etme ve bunlara yaklaşma gibi fırsat ve imkânlara karşılık AT’nun İran’la

komşu olmakla yüzleşeceği tehdit ve tehlikeleri karşılaştıran AT, tehdit ve tehlikelerin daha büyük olduğunu

görürse -’’Gürcistan’ı bünyemize katmak suretiyle bir petrol üreticisi ve Hazar denizine kıyısı olan bir ülke olan

Azerbaycan’a komşu olduk, bu yeterli bir genişlemedir “-diyerek Azerbaycan’ı da bünyesine katmaktan vazgeçe-

cektir.

Benzeri değerlendirme Gürcistan için bile yapılarak Gürcistan da Türkiye’ye yapıldığı gibi oyalama politikası

sürecine sokulabilir. Dolayısıyla AT- Türkiye’yi bünyesine alarak genişlemekten vazgeçtiği gibi - Gürcistan’dan

dolayısıyla Kafkasya’ya doğru olan genişlemesinden de vazgeçebilir.

AT’nun kendi kontrolü altındaki yukarıdaki üç alternatife karşılık olarak kendi kontrolü dışında şu anda kesti-

rilmesi mümkün olmayan koşulların ortaya çıkması halinde bambaşka sonuçlarla karşılaşılabilir. Bunlardan biri

AT’nun dağılması veya şekil değiştirmesi söz konusu olabilir.

Güçlerinin zirvesinde oldukları dönemlerde, Roma’nın, Osmanlı’nın ve Büyük Britanya’nın, Eski Sovyetler Birli-

ğinin geleceklerinde parçalanacakları, hatta ortadan kalkacakları söylenseydi o zaman buna hiç kimse inanmazdı.

Oysa günümüz itibariyle çağlarının en güçlü imparatorlukları olan bu imparatorluklar tarih olmuştur.

Sovyetler Birliğinin ortadan kalkmasına ve Doğu Bloku’nun dağılmasına ise günümüzün insanlığı kısa bir geçmiş

öncesinde tanık olmuşlardır.

İleride benzer bir gelişmenin AT’nun için olamayacağının yani AT’nun dağılmayacağının veya başka türden bir

birlik kurulmayacağının bir garantisi var mıdır?

KT’nun Kafkasya bölgesinde bile yayılmasını sürdürdüğü şu aşamada böyle bir olasılık olanaksız gibi görünürse

de gücün zirvesine ulaşanın aynı zamanda inmeye başlamış olması da unutulmamalıdır. Nitekim AT, geçmişteki

sorunlarını tam anlamıyla çözemediği gibi bu sorunlara yenileri de eklenmektedir.

Paul Kenedy, 25 yıl öncesinde şöyle demektedir ‘‘Avrupa’nın sorunları arasında nüfuslarının yaşlanması, sanayi-

lerin eskimesi, kentlerin yoksul mahallelerindeki etnik hoşnutsuzluklar, zengin kuzey ile daha yoksul güney ara-

sındaki uçurum, Belçika, Ulster, Katalonya’daki politik ve dilsel gerginlikler bulunmaktadır (Kenedy, 1990:574).

25 yıl geçmesine rağmen bu sorunlar çözülmek bir yana daha da artmış ve yoğunlaşmıştır. Belçika’da Valon-Fla-

man ayrışması son aşamaya gelmiş, İskoçya’nın İngiltere’den, Katalonya’nın, İspanya’dan bağımsızlık oylamala-

rına aylar kalmıştır.

Çin’in dünya ekonomisinden aldığı payın AT ülkelerinin aleyhine sürekli olarak artması bu ülkelerin tümünü

işsizlik yönünden ayrıca İzlanda, Yunanistan, İtalya; İspanya ve Portekiz hatta Fransa’yı ekonomik kriz olarak

sarsmış ve sarsmaya devam etmektedir.

Avrupa parlamentosunun 2014 Mayıs ayındaki son seçimlerinde Fransa’da aşırı sağcı Marine Le Pen’in birinci

olması, İngiltere’de de AT karşıtı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi(UKIP) çok daha yüksek oy alması karşısında

AT kamuoyunda ‘‘Nereye gidiyoruz?’’ sorusunun sorulması gündeme gelmiştir.

Boğaziçi üniversitesine konuk olarak gelen Britanyalı akademisyen ve romancı Amitav Ghos da şöyle demekte-

dir: ‘‘Avrupa projesine gönülden inanıyordum eğer her hangi bir proje umut vaat ediyorsa bunun Avrupa birliği

projesi konusunda hiç şüphem yoktu. Ama şimdi o projenin de raydan çıktığını görüyoruz. Avrupa da eski yön-

temlerine dönüyor ki, bu çok korkutucu bir şey. Son seçimlerde sağın inanılmaz yükselişine uyarı alarmı olarak

görmek gerekiyor... Avrupa ilk dönemini kalkınmayla geçirdi. Çünkü bu kalkınmacı politikalar balona benziyor

patlayana kadar genişliyor en sonunda patlayacak’’ (Taraf, 15.06.2014).