Previous Page  500 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 500 / 514 Next Page
Page Background

Bir Fikir Olarak Balkan Ülkeleri Ekonomik ve Sosyal Platformu

489

n

dır; 2008’de % 13,4 düzeyinde olan oran, bu yıl 2014 Nisan ayında %19,6 olarak kayıtlara geçmiştir (Hırvatistan

işsizlik oranı,

http://tr.tradingeconomics.com/croatia/unemployment-rate

). Hırvatistan İş Bulma Kurumu’nun açıkladığı res-

mi rakamlara göre, 4 milyon 290 bin nüfuslu ülkede kayıtlı 350 bin 366 işsiz bulunmaktadır (Balkan Günlüğü,

2013/01/03). Diğer yandan, nüfus yaşlanmakta ve azalmaktadır. 1991’de Hırvatistan’ın nüfusu 4,7 milyon iken,

2014 Ocak sayımına göre 4,2 milyondur ve nüfusunun % 17,4’ü 64 yaşın üzerindedir.

Böyle bir tabloya karşılık olarak Hırvatistan’daki başlıca eylem nedenleri; AB karşıtlığı, yolsuzluklar, ayrımcılık

konularıdır. Ancak, kitlelerin büyüklüğü ve eylemlerin sürekliliği bakımından incelendiğinde, benzer sorunları

yaşayan bölge ülkelerine kıyasla Hırvatların daha az sokaklara çıktıklarını söylemek mümkündür.

Yolsuzlukla ilgili en sarsıcı davalardan biri, Hırvatistan eski başbakanı Ivo Sanader’in 2012’de yolsuzluk nedeniyle

hüküm giymesidir. Süreç, Sanader’in 1990’larda aracılık ettiği kredilerden kazanç elde ettiği iddiasıyla 2010’da

hakkında soruşturma açılması ile başlamıştır (BBC, 2010/12/10). Sanader’le birlikte Hırvat Demokratik Birliği

HDZ’nin hem tüzel kişiliği, hem de bazı yöneticilerini hedef alan soruşturmada usulsüzlük iddiaları incelenmiştir.

Sanader hakkında ayrıca Macar enerji şirketi MOL ile ilgili bir başka yolsuzluk soruşturması daha bulunmaktadır

(BBC, 2011/10/28). Bu sebeple Hırvatlar liderlerine güvenmemektedir.

Yolsuzluğun halktaki tepkisi, Zagreb’de İvan Pernar isimli bir genç tarafından sosyal medya aracılığıyla başlatılan

ve Mart 2011 boyunca devam eden eylemlerdir. Zagreb’in merkezindeki Ban Yerlaçiç Meydanı’nda toplanan bin-

lerce eylemci, iktidardaki parti HDZ’nin binasına doğru hükümetin istifasını talep eden sloganlarla yürümüştür.

Eylemciler protestolarını hükümetin üst düzey görevlilerinden Vladimir Şeks’in evinin bulunduğu apartmanın

önünde devam ettirmişlerdir. Söz konusu tepki halkın hükûmete bakış açısı ve öfkesi hakkında fikir vermekte-

dir. Herkesi sokakta olmaya davet eden sloganlarla devam eden kitle, Hırvatistan Anayasa Mahkemesi binasının

önünde, hükûmet binasının bulunduğu ve eylem yapmanın yasak olduğu Markov Meydanı’na gitme isteklerini

dile getirerek, mahkemeden bu yasağın kaldırılmasını talep etmiştir. Bu yönüyle Türkiye’deki Taksim Meydanı

eylemlerini hatırlattığını söylemek mümkündür.

Mart 2011’in ilginç eylemlerinden biri, traktörleriyle şehir meydanına girme teşebbüsünde bulunan Hırvat köylü-

lerinin eylemidir. Öncesinde devletin tarım

üretimine katkısından memnuniyetsizliğini ifade eden ve çözümsüzlük durumunda tarım makineleri ile Zagreb’e

gelecekleri konusunda hükûmeti “uyaran” çiftçiler, Virovitica ve Zagreb arasındaki yolda onlarca traktörden olu-

şan bir konvoy oluşturmuşlardır (AA, 2011/03/21).

9 Aralık 2011’de Ban Yerlaçiç Meydanı’nda başka bir eylem gerçekleştirilmiştir. Bu eylemi diğerlerinden farklı

kılan ise, aynı anda iki zıt grubun meydanın iki ayrı ucunda bulunmasıdır. Meydanın bir tarafı Hırvatistan’ın

AB’ye katılım karşıtı göstericilere -sivil toplum üyeleri ve radikal partiler- sahne olurken, diğer kısımda, Hır-

vat Halk Partisi üyeleri (HNS) ve AB yanlısı göstericiler konumlanmıştır (Son Devir, 2012/01/14). AB katılım

kararı halkın kendi içindeki sosyal, düşünsel çeşitliliğine istinaden homojen bir grup oluşması zor konulardan

biri olmakla birlikte, Hırvatistan’daki sahne çok daha keskin iki grubu içermektedir. Zira, Hırvatistan’ın 20 yıllık

bağımsızlıktan sonra egemenliğini Avrupa Birliği’ne devretme korkusu (BBC, 2012/01/23), yerel geleneklere

bağlılık, AB standartlarına göre kurumları yeniden düzenleme maliyetlerini karşılamadaki güçlük (BBC,

2011/01/10) ve AB’nin ilgili dönemde yaşadığı ekonomik sorunlar endişe verici olarak değerlendirilmektedir.

Diğer grup olan AB yanlılarında ise, Avrupa Birliği’nin yaşadığı mali sorunlara karşın, üyeliğin uzun vadede ülke

için en iyi seçenek olduğu düşüncesi hakimdir (BBC, 2011/01/10). Dikkat çekici olan bir diğer sonuç, eylemlere

karşın, AB referandumuna katılımın oldukça sınırlı kalmasıdır

3

. Aynı durum başbakanlık seçimlerinde de kar-

şımıza çıkmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimlere katılım yüzde 50,3 ile sınırlı kalmıştır

4

. Bu dönemdeki katılımın

azlığı yolsuzluklara ve küresel mali krize Hırvat halkının tepkisi olarak yorumlanmış olup, aynı sorunlarla müca-

3 Nüfusun %44’ü 23 Ocak 2012 referandumunda oy kullanmıştır.

4 11 Ocak 2010’da yapılan seçimde kullanılan oyların yüzde 60,3’ünü olan Ivo Josipoviç’in seçmenlere hitap ettiği teşekkür konuşmasında

“hiçbir ödün vermeden yolsuzlukla mücadele edeceğini” vurgulaması, yolsuzluk konusunda Hırvatistan’in içinde bulunduğu durum hak-

kında fikir verebilir.