Reha YILMAZ
n
458
atılan ve 18 Kasım 2007 tarihinde açılışı yapılan Türkiye-Yunanistan Enterkonektörü aracılığıyla, Azeri gazı ilk
kez alternatif bir güzergah üzerinden Avrupa’ya ihraç edilmiştir.
TANAP Projesi’ne ilişkin olarak ülkemiz ile Azerbaycan arasında bir Hükümetlerarası Anlaşma ile ekini teşkil
eden Evsahibi Ülke Anlaşması 26 Haziran 2012 tarihinde İstanbul’da imzalanmıştır. Türkiye bu anlaşmalar ile ŞD
Faz 2 yatırım kararının alınmasına çok büyük bir katkıda bulunmuştur.
Bu projenin hayata geçirilmesi Türkiye’nin enerji güvenliğine önemli katkı sağlayacak, Azerbaycan’la ilişkileri
güçlendirecek, AB enerji güvenliğinde ülkemizin önemini ortaya koymakta, enerji transferinde güvenilir transit
ülke konumunu pekiştirmiştir (Davutoğlu, 2014).
Türkiye’nin enerji politikalarında büyük önem arz eden Hazar Havzası özellikle Azerbaycan ile uygulamaları
henüz gerçekleşememiştir. Bu konuda Türkiye’nin etkisi büyüktür. Türkiye’nin Nabucco bazında çıkardığı engel-
ler ve Hazar ülkelerinin enerji politikaları ile bölgesel çatışmaların çözümü arasındaki ilişkiyi kavramada başarısız
olması, Avrupalı ülkelerin Gazprom’la bağımsız görüşmeler yürütmesinin bir diğer nedenini oluşturmaktadır.
Nabucco bağlamında ortaya çıkanlardan sorunlardan biri talep -AB üyesi devletler arasındaki işbirliğinin tam
anlamıyla sağlanamaması-bir diğeri de arz (kaynak) yetersizliğidir. Projeye gaz sağlaması kesinleşen tek ülke
Azerbaycan’dır. Bugün, Azerbaycan enerji politikaları bağlamında önceliklerini değiştirmiş gibi algılanmaktadır.
Haziran ayında Azerbaycan’ın devlet kontrolündeki enerji şirketi SOCAR, Gazprom ile bir anlaşmaya imza atmış-
tır. Anlaşma kapsamında satılması kararlaştırılan 500 milyon metre küplük gaz miktarı önemsiz gibi görünse de,
bu durum aslında Ankara ve Brüksel’e Nabucco konusunda hızlı davranmaları için verilen bir uyarı mesajı niteliği
taşımaktadır. Kasım ayında Bakü yönetimi kimi ülkelere ciddi teklifler yaparak çıtayı yükseltmiştir.
SOCAR İran’la bir anlaşma imzalayarak 2010 yılından itibaren yıllık 500 milyon metre küplük gaz satışı yapacağı
teminatını vermiştir. Bu anlaşma, tıpkı Gazprom örneğinde olduğu gibi, gaz miktarı açısından önemsiz görünse
de, ilgili devletlere uyarı niteliği taşımaktadır. Anlaşmanın önemli olan kısmı siyasi yanıdır: Anlaşma ilerleyen
yıllarda, satılacak gaz miktarının artırılabilme seçeneğine açık kapı bırakmaktadır. İran Batılıların gözünde “par-
ya” gibi algılandığından, Bakü’nün enerji bağlarını İran’a doğru genişletmesi Batı’ya verilen açık bir mesajdır.
İkincisi, Azerbaycan yılda 7 ile 8 milyar metreküplük basınçlı gazı tanker aracılığıyla ve Türkiye’yi baypas eden bir
güzergâh üzerinden Bulgaristan’a sevk etmeyi kabul etmiştir.
Bu gelişmelerden kısa bir süre sonra Bakü, ilgili devletlere en açık dille tehdidini yöneltmiştir. SOCAR’a bağlı bir
yetkili şu ifadeleri kullanmıştır: “Eğer Avrupa’nın yekpare biçimde bir çözüm bulması çok uzun sürerse, Hazar
Bölgesi’ndeki tüm gaz Asya’ya aktarılacaktır.”…“Bu durum göründüğünden daha ciddi sonuçlara yol açacaktır.”
Azerbaycan gazının Doğu’ya aktarılmasının önündeki temel engel, Nabucco için de söz konusudur. Türkme-
nistan ve Azerbaycan arasında kurulacak Trans-Hazar Hattı’nın (THH) planlanma aşamasının yıllardır sürme-
sine rağmen, inşa aşamasına geçmesinin önünde uzun bir süre vardır. Projenin uzamasında İran ve Rusya’nın
yönelttiği itirazların kısmi etkisinin yanında, Aşkabat ve Bakü’nün gaz alanları bağlamındaki tartışması önemli
yer tutmaktadır. Hatta Türkmenistan Azerbaycan’ı, uluslararası hakemin devreye gireceği bir mahkeme önüne
çıkarmakla bile tehdit etmiştir (Jackson, 2014).
Bakü neden enerji politikalarını değiştirerek bu ani girişimlerde bulundu? Dar bir bakış açısıyla ele alındığında
bu hamleler Avrupa’nın blöfünü karşılamak ve Nabucco Projesi’ni bir an önce bitirmesi için yapılmıştır. Brüksel
talihsiz bir biçimde bu mesajı işitmişe ve anlamışa benzemiyor. Bunun yanında hamlelerin zamanlaması, daha
derin ve endişe verici bir gerçeğe işaret ediyor: Son gelişmelerin ardından, Azerbaycan’ın uzun yıllardır müttefiki
olan Türkiye’ye karşı duyduğu artan düş kırıklığı.
Yıllardır Ankara, Nabucco Projesi dahilinde imtiyazlı fiyat tarifelerinde değişiklik yapılmasında ısrarcı davra-
narak ve iç piyasasında kullanması için ayrılan gazın miktarı konusunda engeller çıkarmıştır. Bakü yönetimi
sorunun çözümünde anlayışlı tavır takınarak görüşmelere bir süre devam etmiştir. Türk Hükümeti’nin Ermenis-
tan ve Azerbaycan’ın uzun yıllardır süren Dağlık Karabağ sorununda somut bir gelişme sağlanmadan Ermenis-
tan ile ilişkilerin normalleştirilmesi bağlamında aldığı karar, Bakü’nün ılımlı tavrını değiştirmiştir. Türkiye’nin
Ermenistan’la ilişkilerini normalleştirme kararı alması, Azerbaycan’da yaşayan geniş kitlelerce, iki ülke arasındaki




