Ertuğrul YILDIRIM, Neslihan KARAKOÇ
n
440
manın neden olduğu dışsallık ise ekonomide kısa ve uzun dönemde farklı etkiler ortaya çıkarmaktadır. Negatif
dışsallıkları, sadece kısa dönem etkilerinin yarattığı kabul edilmektedir. Enerji kullanımının azaltılmasına bağlı
olarak işgücünün marjinal verimliliği düşmektedir. Enerji ve işgücü üretimde tamamlayıcı girdiler olduğu için,
girdilerdeki birinin miktarındaki azalma, diğer girdi miktarında da azalmaya neden olmaktadır. Sonuçta, enerji
fiyatlarındaki bir artış, kısa dönemde istihdam üzerinde negatif bir dışsallık yaratmakta ve toplam çıktı miktarını
azaltmaktadır. Enerji fiyatlarındaki ani dalgalanmalar özellikle enerjiyi yoğun olarak kullanan sermaye mallarının
kullanım maliyetlerini artırarak, ekonomik ömürlerinin sona ermesine yol açabilir. Enerjiden tasarruf eden yeni
sermaye malları, eskilerinin yerini alana kadar hasıla düşüşleri yaşanabilir. Artan enerji fiyatlarının uzun dönem
etkilerinin ise pozitif dışsallıklar yarattığı kabul edilmektedir. Bunun nedeni uzun dönemde artan enerji fiyatları-
na karşılık enerjiyi daha verimli kullanan teknolojilerin gelişmesi ve alternatif enerji kaynaklarının kullanılmasına
olanak tanıyacak yeni yatırımların gerçekleştirilmesidir (Bohi & Toman, 1993:1094).
Karadeniz ülkeleri –Bulgaristan, Romanya, Rusya, Ukrayna, Gürcistan ve Türkiye– enerji arz güvenliği riskinden
muaf değildir. Ancak coğrafi olarak aynı bölgede yer almaları enerji arz güvenliği sorununun çözümünde işbirliği
olanaklarını artırabilir. Bunun için ilk olarak Karadeniz ülkelerinde enerji arz güvenliği sorununun tespiti yapılma-
lıdır. Bu çalışma önce teorik düzeyde enerji arz güvenliği kavramı tartışılmakta ve daha sonra Karadeniz ülkelerin-
de enerji arz güvenliği sorunu ortaya konmaktadır. Daha sonra Karadeniz ülkelerinin karşılaştığı enerji arz güven-
liği sorunun benzerliklerini ve farklılıklarını araştırarak potansiyel işbirliği alanlarını tespit etmeye çalışmaktadır.
Böylece enerji arz güvenliği konusunda geliştirilebilecek ortak politikalara ışık tutulması amaçlanmaktadır.
2. Enerji Arz Güvenliği Kavramı
Enerji güvenliği kavramının kullanımı dünyanın enerji rejiminin dönüşümüyle birlikte evrilmiştir. Bu dönüşüm
yenilenebilir olmayan fosil yakıtların büyüyen hakimiyeti, enerji piyasalarında liberalizasyon, nükleer enerjinin
gelişimi, gelişmekte olan ülkelerin artan enerji talebi, siyasi istikrarsızlıkların etkileri ve büyük ölçekli doğa olay-
ları ile göze çarpmaktadır (Chester, 2010:887).
Enerji güvenliği kavramı arz ve talep güvenliğinin yanında fiyatlar, enerji alt yapısı, savaşlar gibi birçok ekono-
mik ve politik gücün bileşimiyle ifade edilen çok yönlü bir kavramdır. Bu kavramın tanımı konusunda genel bir
fikir birliği olduğunu söylemek zordur. Çünkü enerji arz güvenliği sorunu farklı zaman ve farklı kişiler için farklı
anlamlara sahip olmaktadır (Kınık, 2009:11). IEA (2007) ‘ye göre enerji güvenliği sorunu aslında enerjinin fiziki
olarak bulunamamasının ya da fiyatların çok değişken olmasının refah üzerindeki etkisinden kaynaklanmaktadır.
Fiziksel enerji temini, enerji fiyatları ve fiyatların değişkenliğine birçok tanımda yer verilmektedir. Bohi & Toman
enerji güvenliğini, fiyatlardaki ve enerji teminindeki değişme sonucu ortaya çıkan refah kaybı olarak tanımlamak-
tadır. Bohi & Toman potansiyel enerji güvenliği dışsallıklarını tanımlamakta ve üç gruba ayırmaktadır. Birincisi,
Grafik 2:
Doğal Gaz Fiyatlarının Seyri
Kaynak:
BP Statiscal Review 2014,
http://www.bp.com.




