Betül AYANOĞLU
n
426
lanması, bugün ile geçmiş arasında doğal bir etkileşim yaratmaktadır. Bu etkileşimin sonucunda da tarih kaynaklı
bilgiler, belli bir seçiciliğe tâbi tutularak işlevselleştirilmektedir (Özbaran, 2008: 7).
Ders kitaplarının hazırlanma süreci yalnızca akademik bir süreç değildir. Çünkü bu süreç, belli politik kararları da
kapsayan karmaşık bir mekanizmayı işaret etmektedir. Tarih yazımı konusunda gerek duyulan ölçüde nesnelliğe
yaklaşılamadığı da güncel bir eleştiri konusudur (Millas, 1998: 261).
Bu araştırmanın ana amacı, aidiyet ve ortak bellek aktarımının temel araçlarından biri olarak görülen tarih ders
kitaplarının ne tür söylemler-görseller ihtiva ettiğinin ve zihinlerde nasıl bir
biz-öteki
imgesinin şekillenmesine
katkı sağladığının örneklerle saptanmasıdır. Çalışmanın temel sorusu, çoğu zaman dile getirilen Yunan tarih ders
kitaplarında Osmanlılara/Türklere yönelik hakaret ve küçük düşürücü nitelemeler bulunduğu yönündeki söylem-
lerin geçerli olup olmadığıdır.
Araştırmaya esas olacak veriler, Yunanistan’da 2010-2011 eğitim-öğretim yılında ilköğretim birinci kademede,
ilköğretim ikinci/ortaöğretim birinci kademede ve ortaöğretim ikinci kademede okutulan tarih ders kitapları tara-
narak elde edilmiştir.
Doğrudan alıntıların Türkçe’ye tercümesi araştırmacı tarafından gerçekleştirilmiş olup, eksiltmeler/eklemeler
köşeli parantez ile belirtilmiştir. Alıntıların analizi sırasında araştırmacının ulaştığı nitelemeler italik formda vur-
gulanmıştır. Çalışmada yer verilen konular/savaşlar, Yunan milli tarih yazımı açısından önem arz etmeleri ve
Yunan tarih ders kitaplarında kapsadıkları alan bakımından öne çıkmaları esasına dayanmaktadır.
2. Yunanistan’da Tarih Eğitimi ve Ders Kitapları
Yunanistan’da öğretilen tarihin genel anlamda ulusal nitelikte olduğu kabul edilebilir. Eskiye oranla komşulara ait
küçük düşürücü atıflar kitaplardan çıkarılsa da (Frangoudaki, 1998: 96-97) kitaplar hâlâ etnik merkezci bir yapı
sergilemektedir. Kitaplarda Yunan ulusunun iki ana özelliği dikkat çekicidir. Bunlardan ilki antik çağdan itibaren
süreklilik arz etmeleri diğeri ise kusursuz bir homojenlik sergilemeleridir (Clogg, 1997: 13; Tsoukalas, 1999: 11;
Özkırımlı, 2008: 83-84).
1
Bu durum Yunanların, Avrupa uygarlığının temel taşlarından birini teşkil ettiği görüşü-
nü destekler niteliktedir. Üstünlüğün tartışılmaz bir şekilde Avrupalılarda dolayısıyla Yunanlarda oluşu Avrupalı
olmayanları “kültürel istilacılar olarak dışla[maktadır]” (Koulouri, 2003: 105-106).
Yunanistan’da her düzeyde eğitim (ilk-orta-lise-üniversite) devlet eliyle vatandaşlara ücretsiz olarak sağlanmakta
ve genel bütçe içerisinde yer verilen eğitim harcamaları öğretmen maaşları, okul giderleri, okul kitapları, öğrenci
servisleri, yemekhane giderleri, yurt giderleri ve bursları kapsamaktadır (Eurydice, 2010: 3)
Yunanistan’da tarih öğretimi müfredatı ve tarih ders kitapları Yunanistan Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na
2
bağlı olarak faaliyet gösteren Pedagoji Enstitüsü
3
tarafından belirlenmektedir (Koulouri vd., 2002: 98). Devlet
tarafından hazırlatılan tek tip ders kitapları okullarda ücretsiz olarak öğrencilere ulaştırılmaktadır. Okulların eği-
tim çalışmalarının değerlendirilmesinden Eğitim Araştırma Merkezi
4
ve Pedagoji Enstitüsü eş oranlı sorumludur.
Yunanistan’da ilkokul 6 sene, orta okul 3 senedir. Dolayısıyla zorunlu ilköğretim 9 sınıfa tekabül etmektedir. Lise
eğitimi ise 3 yıldır ve isteğe bağlıdır (Eurydice, 2009-2010a: 7).
Tarih öğretmenleri hazırlanan müfredata ve tarih ders kitaplarına uymakla yükümlüdür. Tarih dersi, ilköğretim
birinci kademede üçüncü sınıftan itibaren bağımsız bir ders olarak okutulmaktadır. Tarih dersleri ilköğretimden
ortaöğretimin sonuna kadar haftada iki saattir. Sadece ilköğretim dokuzuncu sınıfta haftada 3 saat tarih eğitimi
verilmektedir (Eurydice, 2009-2010b: 11).
1 Ondokuzuncu yüzyılda Atina Üniversitesi’nde tarih profesörü olan Konstantinos Paparrigopoulos, Antik çağ, Ortaçağ ve Çağdaş dönemleri
kesintisiz olarak birbirine bağladığı bir Yunan tarihi yorumunu ortaya atmıştır. Böylece Bizans ve Osmanlı dönemlerinden kaynaklanan
on beş yüzyıllık kesinti ortadan kalkarak, Antik Yunan’dan Çağdaş Yunan’a geçiş sağlanmıştır. Bu yeni yaklaşım aynı zamanda J.Philipp
Fallmerayer’ın başını çektiği bazı Avrupalı bilim insanları tarafından Çağdaş Yunanların yarımadanın ve Anadolu’nun antik dönemdeki
sakinleriyle bir bağı bulunmadığı, Bizans’ın çöküş dönemi sırasında bölgede yaşayan Slav ve Arnavut asıllı topluluklarla ilgisi olabileceği
yönündeki yaklaşımlarına da karşılık niteliğinde olmuştur.
2 Υπουργείου Εθνικής Παιδείας και Θρησκευμάτων,
http://www.minedu.gov.gr3 Παιδαγωγικό Ινστιτούτο,
http://www.pi-schools.gr4 Κέντρο Εκπαιδευτικής Έρευνας,
http://kee.ideke.edu.gr




