Karadeniz
371
n
geler için de olduğu gibi değiştirilmesi gereken bir durum olarak görülmüştür. Ancak bu yönde yapılan girişimler
daha ileri taşınmamış ve bölgenin Ukrayna’ya bağlı özerk statüsü 1991 yılında Kiev yönetimince kabul edilmiştir
(İmanbeyli, 2014:5). Rus halkı ise, Kruşçev’in Kırım’ı Ukrayna’ya vermesini bir türlü affetmemiştir (Kamalov,
2008:243).
Kırım’ın statüsü günümüzdeki durumuna bu şekilde ulaştıktan sonra, yarımadanın istikrarı Ukrayna’nın yapısı ve
bu yapının diğer ülkelerle olan ilişkilere etkisi etrafında şekillenmeye başlamıştır. Samuel P. Huntington, “Mede-
niyetler Çatışması” adlı eserinde Ukrayna’yı “iki ayrı kültürü bünyesinde barındıran, bölünmüş bir ülke” olarak
tanımlamakta ve Batı ile Doğu arasındaki medeniyet fayının Ukrayna’nın tam ortasından geçtiğini söylemektedir
(Huntington, 2006:242). Huntington’ın Medeniyetler Çatışması tezi pek çok açıdan eleştiriye açık olsa da Ukrayna
ile ilgili tespitlerinin yerinde olduğu değerlendirilmektedir. Benzer bir şekilde Parag Khanna da modern bir seya-
hatname olarak değerlendirilebilecek eserinde Ukrayna için “insanların Katolik tarımsal batısından, Ortodoks
endüstriyel doğusuna nadiren geçtiği iki farklı ülkeye” benzetmektedir (Khanna, 2008:58).
Ukrayna’nın coğrafi, tarihi, etnik ve dinsel açıdan bölünmüş bir ülke olduğu genel olarak kabul edilmekle birlikte,
anılan bölünmenin kimlik eksenli olmaktan çok siyasi ve ekonomi-politik sebepli olduğunu söyleyen yaklaşımlar
da bulunmaktadır. Bu yaklaşıma göre bağımsızlıktan itibaren 23 yılda 18 kez hükümet değişmesi, liderlik sorunu
ve yetki tartışmalarından meydana gelen siyasi istikrarsızlık; Sovyet ardılı diğer ülkelerde de olduğu gibi oligark
yapılanmaların ülke yönetiminde egemen olması ve bir türlü sağlanamayan ekonomik gelişme ülkede sorunlara
neden olmaktadır (İmanbeyli, 2014:2-4).
İfade edilen bölünmüşlük içerisinde ülkenin ekonomik koşullarının, bağımsızlıktan bu yana sürekli olarak ülke
siyaseti ve kamuoyunun oluşması üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Bu etki, ülkenin hangi devlet ya da ulusla-
rarası örgütlerle işbirliği tesis edeceği tartışmalarında kendisini oldukça göstermektedir. Netice olarak bir seçim
dönemi ya da ortalama 5’er yıllık süre zarflarında ülke Doğu ile Batı arasında gelgitler yaşamaktadır (Derman &
Ongarova, 2014:14).
Ukrayna’nın dış politikasını “çok vektörlü diplomasi” olarak adlandırmaya çalışması, Kazakistan’ın dış politikası
ile kıyaslanamayacak kadar başarısız olması nedeniyle, gerçekten uzak bir iddiadır. Bu başarısızlığa, Rusya’nın
Ukrayna ile ilişkilerine eski tebaa ve yönetici perspektifinden bakıyor olması eklendiğinde, Ukrayna sıklıkla dış
politik açmazlar yaşamaktadır (Torbakov, 2001:298). Kırım ise bu ilişkilerin seyrinde edilgen bir konuma sahiptir.
Rusya’nın arka bahçesine düşman unsurları sokma gibi istenmeyen davranışlar sergileyen eski tebaa Ukrayna’yı
yola getirmek için kullanılan kozlardan bir tanesi Kırım’ın statüsüdür. Kamalov bu konuya dikkat çekerek, dış
güçlerin mücadele alanı haline gelecek Kırım’ın Karadeniz’de istikrarsızlığa neden olacağını değerlendirmektedir
(Kamalov, 2008:86). Bu sebeple John F.Mearsheimer’in, Başkan Clinton’ın Ukrayna’nın nükleer silahlardan arın-
dırılması yönündeki politikasını eleştirdiği makalesinde, tüm Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edilebileceği
öngörüsü tartışmalı da olsa, Ukrayna’nın caydırıcılığının yalnızca nükleer silahlarla sağlanabileceği konusunda
haklı çıktığı değerlendirilebilir (Mearsheimer, 1993:50).
4. Kırım’ın Jeopolitik Önemi
Kırım’ın Ukrayna’ya karşı sıklıkla bir koz olarak kullanılabilmesi ve kolaylıkla vazgeçilemeyerek korunması gere-
ken bir bölge olması, ağırlıklı olarak sahip olduğu jeopolitik önemden kaynaklanmaktadır. Bu önemin anlaşılabil-
mesi için, tarihi değeri ortaya konulan Kırım’ın mevcut durumunun incelenmesi ve Kırım üzerine yapılan güncel
jeopolitik çözümlemelerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kırım doğu-batı ekseninde 305 km., kuzey-güney ekseninde ise 205 km. genişliğe sahip, Karadeniz’in en kuze-
yinde denizin içerisine doğru sokulmuş bir yarımadadır. Bu özelliği sayesinde Karadeniz bölgesindeki sayılı doğal
limanlardan ve en önemli deniz üslerinden bir tanesidir. Yaklaşık 27.000 km
2
’lik yüzölçümüne sahip yarımada
sıcak denizlere açılan bir pencere görevi görmektedir (Özey, 2011:384-385).
Brzezinski, Avrasya kıtasını dört köşesinde oyuncuların yer aldığı büyük bir satranç tahtasına benzettiği ancak
kurguladığı oyunu yalnızca Rusya üzerine bina ettiği çalışmasında Kırım’ın bağlı bulunduğu Ukrayna’yı, jeopoli-
tik bir eksen olarak tanımlamıştır. Brzezinski’ye göre bu jeopolitik eksen korunduğu takdirde Rusya’nın Avrasya




