Utku KIRLIDÖKME
n
364
bir devletti/tir. Bu konuda örnek olarak Stavros Tomadakis Yunanistan’ın 1960-1993 yılları arasında askeri har-
camalara ayırdığı bütçeyi ülke içinde yatırımlara ayırmış olsaydı Yunanistan’ın uzun vadeli gelişmişlik oranının
Avrupa ortalamasının üstünde olacağını söylemektedir (Tomadakis, 1999:55). Öyle ki 1981-1990 arası dönemde
Yunanistan’ın GSYİH’nın ortalama yıllık büyüme hızı % 1.4 olarak gerçekleşirken, tüm AB için bu oran % 2.3
olarak gerçekleşmiştir (Büyükçolak, 2002:109).
Bu çalışmada daha önce de ifade edildiği Türkiye tehdidini dengelemek ve caydırmak için ülke içinde “güçlü
ordu” prensibini benimseyen Yunanistan, 1980’lerde GSYİH’nın %6’sını, 1990’larda ise GSMH’nın %5’ni savun-
ma harcamalarına ayırmıştır. Yunanistan’ın anılan zaman dilimlerinde savunma ve askeri harcamalara ayırdığı
bütçe, diğer Avrupa ve NATO ülkelerine kıyasla daha zayıf ve küçük olması nedeniyle bugünkü ekonomik krizin
ve ülkenin dış borucunun önemli bir kalemini oluşturmuştur. Dolayısıyla bu çalışma boyunca bahsedildiği gibi
Yunanistan, askeri güç bakımından Türkiye’nin gücünü dengelemeye çalışmıştır. Gerek Soğuk Savaş yıllarında
gerekse sonrasında Yunanistan gerçekleştirdiği askeri alımlarla sadece ve sadece bu hedefi gerçekleştirmeyi amaç-
lamıştır. Bu nedenledir ki Yunanistan, NATO üyesi devletler arasında ABD’den sonra savunmaya ayırdığı bütçe
payı en yüksek ikinci ülkedir
(http://www.lse.ac.uk/IDEAS/publications/reports/pdf/SR017/Teixeira&Pinto.pdf).
Peki ekonomik krizin adımlarının duyulduğu dönemde ve sonrasında Yunanistan’ın savunma harcamalarında
azalma olmuş mudur?
Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grubu Yunanlı milletvekili Yunanistan’ın 1974 yılından 2010 yılına kadar askeri
harcamalara ayırdığı paranın 250 milyar Avro’nun üzerinde olduğunu söylemekte ve NATO içinde ABD’den
sonra savunmaya en çok bütçe ayıran ülke olarak Yunanistan diğer Avrupa ülkeleri ortalamasında bir bütçe ayır-
mış olsaydı 108 milyar Avro tasarruf etmiş olacağını ifade etmektedir.
(http://www.chrysogelos.gr/images/files/Docs/defence%20GE.pdf). Fouskas, 2005-2009 yıllarında Yunanistan’ın Avrupa’nın en önemli silah satın alan
ülkelerden bir tanesi olduğunu belirtmekte, hatta 2010 yılında ekonomik krizin tam doruk noktasına ulaştığı yıl
Yunanistan’ın 2,5 milyar Avro karşılığında Fransa’dan altı savaş gemisi, Almanya’dan ise 6 milyar Avro’ya mal
olan altı adet denizaltı satın aldığı bilgisini vermektedir (Fouskas, 2012:32). İlginçtir ki Yunanistan ile Troyka (
AB, IMF ve Avrupa Merkez Bankası) arasında imzalanan yardım anlaşmasında Yunanistan’ın Fransa’dan bu satın
alma gereğini yerine getireceği belirtilirken, ülke genelinde bütçe kesintisi nedeniyle devlet memuru maaşlarında,
ordu mensupları dahil % 37 düşüş yaşanmış; askeri operasyonlarda % 30 kesintiye gidilmiş; askeri eğitim mer-
kezlerinin bir kısmı kapatılmıştır
(http://securityobserver.org/financial-crisis-and-defense-cuts-the-view-from-greece/).
Savunma harcamalarının bütçedeki payının azalması nedeniyle Yunanistan 2020 yılına kadar subay ve asker sayı-
sını 178,500’den 142,000’ne indirmeyi hedeflemektedir
(http://www.lse.ac.uk/IDEAS/publications/reports/pdf/SR017/Teixeira&Pinto.pdf). Öte yandan son olarak NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen 9 Temmuz
2014 tarihinde gerçekleştirdiği bir konuşma sırasında Yunanistan’ın içinde bulunduğu ciddi ekonomik krize rağ-
men ABD, İngiltere ve Estonya’dan sonra GSYİH’nın % 2’sini savunma harcamalarına ayırıyor olmasının önemli
olduğunun altını çizmiştir
(http://www.amna.gr/english/articleview.php?id=6487).
5. Sonuç
Yunanistan örneğinde incelediğimiz gibi tehdit tehdit algılamasının yüksek olduğu bir devlette güvenlik ve savun-
ma her zaman gündemde olan bir konudur. Yunanistan bağımsızlığını kazandığı ilk yıllarda (1830) dönemin
Büyük Güçlerinin yardımına ve desteğine her an ihtiyacı olan bir devlet olmuş, ülke içinde birlikteliği sağlamak
adına “öteki” rolünü üstlenecek başka bir ulusa ihtiyaç duymuştur. Bu “öteki” rolü önce Osmanlı İmparatorluğu,
daha sonra da Türkiye ve Türklere verilmiştir.
Kendilerini modern dünyanın temelini oluşturan medeniyetin temsilcileri olarak kabul eden ve dolayısıyla dün-
yanın atalarından dolayı kendilerine borçlu olduğuna inanan Yunanlılara göre, genel olarak iç ve dış politikada
meydana gelen olumsuz gelişmelerin sorumlusu “şanlı geçmişlerini” kıskanan ve onları ele geçirerek yok etme-
ye çalışan yabancılar tarafından, hatta bazı kişilere göre Türkiye’den, ABD’den kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla
Yunan toplumunun ve Yunan Devleti’nin bu “inancı” özellikle 1974 yılı sonrası ülkenin savunma ve dış politika-
sını etkilemiş ve belirlemiştir.




