Karadeniz ve Balkanların Jeopolitik Açıdan Karşılaştırılması
347
n
maktadır. Zengin yer altı ve yerüstü kaynakları vardır. Karadeniz’de geçmişte birçok canlı türü yaşamıştır. Kara-
deniz aynı zamanda tarih öncesi dönem yerleşim alanıdır (Zaman, 2008:5).
Karadeniz Bölgesi tarihte deniz taşımacılığına imkan sağlayan geniş ırmakları, içinde her türden balığın bolca
bulunduğu kıyıları, gemi yapımında kullanılan kerestenin bolluğu, zengin maden yatakları, köle kaynağı ve en
önemlisi içinde barındırdığı ticaret potansiyeli ile Ön Asya’nın en cazip yerleşim alanlarının başında geliyordu.
Karadenizin güney kıyıları, kuzey kıyılarına göre çok daha durgun olduğu için koloni kurmaya daha elveriş-
li olmuştur. Doğu Karadeniz, İpek yolu gibi önemli ticaret yollarının sonunda yer alıyordu. Sinop ve Trabzon
limanları iç kesimlerden gelen malzemelerin taşınması ve ticarete açılması için kullanılıyordu. Kuzeydeki limanlar
en az güneydeki limanlar kadar önemliydi. Ukrayna’daki Kerç Limanı, Azak Denizi’ni kontrol eden ve yaklaşık 30
gemi almayı sağlayabilecek önemli bir limandı. Yine Ukrayna’daki Feodosya Limanı yaklaşık 90 gemi alabilecek
büyüklükteydi. Gürcistan’da Sohumi Limanı, Grek tüccarların uğrak yeriydi. Bu limanlar Karadeniz’deki ticaretin
hızlı ve kolay yayılmasını sağlıyordu.
Karadeniz, Persler için Batıya açılan kapıydı ve doğu-batı kültürünün birleştiği kavşak noktasında yer alıyordu.
Boğazlar, Trakya ve Balkanları askeri açıdan elde tutmak için bu bölgeye hakim olmak gerekiyordu. Persler Batıya
yönelik ilerleyişlerinde Karadeniz’i ikmal üssü olarak kullanmışlardır. Persler, Karadeniz’in tamamına sahip ola-
rak aynı zamanda Orta Asya, Kafkaslar ve Avrupa’nın doğu kısmını kontrol altında tutabilmişlerdi. Perslerden
sonra Grekler bu bölgeye yerleşmiştir. Karadeniz Bölgesi Grekler için, siyasi ve ekonomik açıdan, Sicilya ve Mısır
kadar önemliydi.
Pontus Krallığı Karadeniz merkezli kurulan ilk krallıktır. Pontus Krallığının gücü, denizin sağladığı avantajı çok
iyi kavramalarından geliyordu. Pontus krallığı bu avantaj sayesinde Karadeniz’in tümüne hakim olmuştu. Pontus
Krallığı, Karadeniz’in sahip olduğu jeopolitik, ekonomik ve askeri potansiyele olan güveniyle eski çağın süper
gücü olarak bilinen Roma’ya karşı çıkabilmiştir.
Karadeniz, Kafkaslara ve Uzak doğuya açılan ticari kapı olarak görülüyordu. Karadeniz-İran güzergâhı, Karade-
niz-Hazar Denizi güzergâhı, Roma İmparatorluğu’nun doğu ile yaptığı ticarette öne çıkmıştır. Bu güzergâh saye-
sinde Roma kralları, Hint mücevherlerinden ve kristallerinden oluşan muazzam bir koleksiyon oluşturmuştur
(Emir, 2012:12). Karadeniz aynı zamanda limanlarıyla askeri öneme sahipti. Roma İmparatorluğu Doğu seferle-
rinde Trabzon’u askeri üs olarak kullanmıştır.
Roma İmparatorluğu’ndan sonra bölgede, 1461’de Trabzon’un fethi ile Osmanlı hakimiyeti başlamıştır. Bu haki-
miyet 19. Yüzyıla kadar sürmüştür. 19. Yüzyılda bu bölgede Rusya ile savaşlar yapılmıştır. İlk olarak 1853-1856
Kırım Savaşı, Osmanlı ile Rusya arasında olmuştur. Bu savaş Rusya’nın bugünkü Romanya sınırları içerisinde yer
alan Eflak ve Boğdan’ı işgal etmesiyle başlamıştır. Rusya Kırım Savaşı’nı Osmanlı İmparatorluğu’nu ortadan kal-
dırmak için başlatmıştır. Bu savaşı Osmanlı Devleti kazanmasına rağmen Batılı devletlere yüksek miktarda borç-
lanmıştır. Bu borçlar yüzünden 1881 yılında Duyunu Umumiye (Dış borçları denetleyen kurum.) kurulmuştur.
Günümüzde Ukrayna iç savaşı ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ile yaşanan son gelişmeler İkinci Kırım sava-
şını gündeme getirmiştir. Ukrayna’da Kasım 2013’te yerel nitelikli bir kriz ortaya çıkmıştır. Bu kriz Rusya’nın
Ukrayna’yı ilhak etmesiyle son bulmuştur. Ukrayna krizini fırsat bilen Rusya, Kırım’ı topraklarına katarak hem
askeri gücünü pekiştirmiş hem de Karadeniz’in trilyonlarca dolarlık doğalgaz ve petrol yataklarını ele geçirmiştir
(Bu bölge yeni bulunan petrol Karadeniz üzerinden deniz ulaşımı ile tüm dünyaya satılmaktadır). Kırım, tarihsel
açıdan Rusya’nın Türkiye’yi tehdit etmek için kullandığı bir merkezdir. Bugün Sivastopol Ukrayna’ya bağlı olma-
sına rağmen Rus hakimiyeti vardır. Sivastapol’daki Rus hakimiyeti, Türkiye’ye, Boğazlara ve İstanbul’a yönelik bir
tehdit oluşturmaktadır.
Türkiye kendi içerisinde yaşadığı suni krizler ile Kırım’da yaşanan gelişmelerin dışında tutulmaya çalışılmaktadır.
Kırım Türkleri boyutu ve Karadeniz güvenliği Türkiye’nin bölgede daha etkin rol alması gerektiğini göstermek-
tedir. Akdeniz’de ve Karadeniz’de varlığını gösteremeyen dışlanmış bir Türkiye’nin kendisine bir vizyon geliştir-
mesi çok zor görünmektedir. Türkiye Kırım krizi yüzünden Batı yanlısı ya da Rusya yanlısı olmak gibi iki farklı
tercihten birisini yapmak durumunda kalmıştır (Erol, 2014:14). Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, Ukrayna-
Kırım krizi sonrası Rusya’ya yaptırım kararı almıştır.




