Previous Page  287 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 287 / 514 Next Page
Page Background

Yiğit Anıl GÜZELİPEK

n

276

ciddi boşluğun nasıl doldurulacağı ve artık uluslararası sistemde artık NATO’ya ihtiyaç duyulup duyulmayacağı

konuları uluslararası kamuoyunda sıklıkla tartışma konusu haline gelmiştir. NATO’nun yeni görev tanımını Bal-

kanlar coğrafyası üzerinde şekillendiren 2 önemli olay ise Bosna-Hersek ve Kosova Krizleri esnasında meydana

gelmiştir.

3.1. Bosna-Hersek Krizi ve NATO

1980 yılında Josip Broz Tito’nun ölümünden sonra dağılma sürecine giren Yugoslavya’da iç savaş 1992 yılında

Bosna-Hersek’te patlak vermiştir. 1995 yılında Dayton Antlaşması’nın imzalanmasına kadar geçen süreç Balkan

tarihinin en kanlı yıllarından biri olarak tarihe geçmiştir. Soykırıma kadar uzanan Yugoslavya İç Savaşı bir çok

ulusal ve uluslararası aktörün angaje olduğu son derece komplike bir süreç olarak karşımıza çıkmıştır. Hiç şüphe-

siz Bosna-Hersek Krizi’ne angaje olan uluslararası aktörlerin başında NATO gelmektedir.

Aslına bakacak olursak Yugoslavya İç Savaşı’nın başlamasıyla eş zamanlı olarak 1991 yılında NATO kendi prog-

ramında ilk kez çevresel güvenlik kavramına yer vermiştir. Çevresel güvenlik kavramı bölgesel gerilimleri ve buna

bağlı olarak gerçekleşen/gerçekleşebilecek şiddet olaylarını ifade etmektedir. Bu bağlamda diyalog, işbirliği ve

kollektif savunma ilkeleri çevresel güvenlik stratejisinin ana hatlarını oluşturmaktadır. (Çolakoğlu, 2012:104)

1990’lı yılların başında Yugoslavya’nın yıkılmasıyla beraber Balkanlar gibi Avrupa’nın önemli geçiş noktalarının

birisinde meydana gelen güç boşluğunu doldurmak adına Avrupalı devletler ile ABD stratejik bir yarışın içine gir-

miştir. Bu konjonktürde NATO elbette ki ABD’nin elini güçlü kılan en önemli askeri enstrüman haline gelmiştir.

Her şeyden önce Avrupa’nın sınırlarında yaşanan bu savaş Batı Avrupa devletlerinde de ekonomik ve siyasal ciddi

probleme neden olmuştur. Balkan ülkelerinden Batı Avrupa’ya uzanan göç dalgası da batılı devletler için kabul

edilemez boyutlara ulaşmıştır. 1992-1995 arasında yaşanan Bosna-Hersek Savaşı’nın bölge için muazzam yıkıcı

etkilere neden olması hasebiyle Avrupa ve ABD/NATO arasında gerçekleşen bu stratejik savaş daha fazla uzatıl-

madan ABD’nin müdahalesiyle sonuçlandırılmıştır. Bosna-Hersek Savaşı’nın ABD müdahalesi olmadan sadece

Avrupalı devletlerin inisiyatifiyle çözülememesi hiç şüphe yok ki Avrupalı devletler için son derece ciddi bir pres-

tij kaybına neden olmuştur. (Argav, 2000:53)

Kasım 1995’te Dayton Antlaşması’nın imzalanmasıyla beraber Bosna-Hersek, Sırp Cumhuriyeti ve Boşnak-Hır-

vat Federasyonu olmak üzere 2 entiteye bölünmüştür. Geniş çaplı NATO operasyonun esas amacı ise Bosna-

Hersek’i Yugoslavya İç Savaşı’nın yıkıcı etkisinden kurtararak ülkeyi kırılganlık seviyesi düşük bir ekonomiye

kavuşturmak, kurumlar arası işbirliğini yükseltmek, ülke içerisindeki etnik gruplar arası uyumu sağlamak ve en

geniş anlamıyla Bosna-Hersek’i işler bir devlet mekanizmasına kavuşturmak olmuştur. Başka bir ifadeyle Bosna-

Hersek’te içsel ve dışsal anlamda bir devlet inşası süreci başlatılmıştır. Dışsal süreçte uluslararası organizasyonları

bölgeye angaje edilmesi ve içsel süreçte de kurumlar ve entiteler arası uyumun sağlanarak etnosentrik politikaların

önüne geçilmesi hedeflenmektedir. (Aybet, 2010: 21)

3.2. Kosova ve NATO Misyonu

Yugoslavya henüz çökmeden önce Slobodan Miloseviç, Yugoslavya’nın 2 özerk bölgesinden birisi olan Kosova’da

yaşayan Sırp nüfusu etnik açından mobilize etmiştir. Miloseviç’in amacı önceleri Yugoslavya’nın bütünlüğünün

bozmadan Sırpları ülke yönetiminde daha aktif hale getirmekken; federasyonun dağılmaya başlamasının ardından

Miloseviç’in esas amacının büyük Sırbistan projesini hayata geçirmek olduğu anlaşılmıştır. (Mazower, 2010:185)

Kosova’nın bağımsızlık taleplerinin neticesinde ülkede Yugoslavya Federal Ordusu (YFO) ve Kosova Kurtuluş

Ordusu (KKO) arasında 1998 yılında başlayan çatışmaların Kosovalı Müslümanlara karşı etnik temizlik hare-

ketine dönüşmesinin sonucunda 24 Mart 1999 tarihinde Yugoslavya’ya karşı NATO bombardımanı başlamıştır.

Bosna-Hersek Krizi esnasında başarısız olan NATO, Kosova örneğinde 5 yıl öncesine nazaran çok daha aktif ve

etkin bir rol üstlenmiştir. NATO’nun Kosova Operasyonu tarihte ilk kez askeri bir operasyonun bir devlet inşa

etme amacına dönüşümünü ifade etmektedir. (Ignatieff: 2003:59) 12 Haziran 1999 yılında bölgeye konuşlanan

Kosova Barış Gücü (KBG)’nün öncelikli hedefleri ülkede barış ortamının tesis edilmesi, KKO’nun silahsızlandı-

rılması, ülkeye dışarıdan yapılan insani yardımların desteklenmesi ve uluslararası toplumla koordineli çalışmalar

yürütmek olarak belirtilmiştir. (NATO’s Role In Kosovo) Şu anda ise Kosova için öngörülen en önemli husus