Previous Page  286 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 286 / 514 Next Page
Page Background

Nato’nun Değişen Görev Tanımı: Balkanlar Örneği

275

n

1990’lı yılların başına kadar devam eden bu denge 1991 yılında VP’nin ve SSCB’nin dağılmasıyla beraber batı blo-

ğunun, başka bir ifadeyle NATO’nun lehine bozulmuştur. Uluslararası sistemde meydana gelen böylesine köklü

bir değişiklik elbette ki Balkanlar başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında geniş ölçekli çatışmalara

neden olmuştur. Daha net bir ifadeyle 1990 sonrası yeni dünya düzenin kurulması son derece çatışmacı ve kanlı

bir süreç olarak karşımıza çıkmıştır.

Uluslararası sistemde meydana gelen böylesine geniş ölçekli çatışmalar karşısında askeri bir örgüt olan NATO’nun

nasıl bir pozisyon alacağı ulusal ve uluslararası kamuoyları tarafından büyük bir dikkatle takip edilmiş ancak çeşit-

li nedenlerden ötürü başta Bosna-Hersek Krizi olmak üzere hemen hemen bütün uluslararası hadiselerde NATO

ya zamanında müdahale etmemiş/edememiş, ya da meydana gelen olaylara kayıtsız kalma yoluna gitmiştir Bu

durum ise haklı olarak NATO’nun gerekliliğinin ve misyonun geniş çevrelerce tartışılmasına yol açmıştır.

1999 yılında Yugoslavya Savaşları’na son veren NATO’nun Sırbistan ve Kosova müdahalelerinin ardından çalış-

manın ilerleyen bölümlerinde analiz edileceği üzere Bosna-Hersek, Kosova ve Afganistan örneklerinde açıkça

görüleceği gibi NATO salt askeri bir örgütlenmeden ulus inşa eden siyasi bir örgüt formasyonuna dönüşmüştür.

2. NATO’nun Uluslararası Sistemdeki Yeri

4 Nisan 1949 yılında kurulan NATO’nun varlık nedeni olası bir Sovyet saldırısına karşı Batı Avrupa’nın savunul-

masının zorunluluğu olarak açıklanmıştır. Bu bağlamda NATO’yu ABD’den ayrı olarak ele almak çok da doğru

bir tahlil olmayacaktır. NATO her ne kadar ABD dış politikasının bütünü olarak değerlendirilemeyecekse de

onun önemli bir kısmını oluşturduğu bir gerçektir. (Argav, 2000:17)

Batı’nın savunulmasının zorunluluğu ifadesi o dönem için Sovyet yayılmacılığına karşı batı ülkelerindeki demok-

ratik sistemlerin devam ettirilmesi ve kitle imha silahları kapsamına giren kimyasal, biyolojik ve nükleer silah teh-

didine karşın müttefik ülkelerin ulusal güvenliklerinin sağlanmasını ifade etmektedir. (Birsel, 2012:110) NATO,

her ne kadar müttefiklerinin ulusal güvenliklerini sağlama gibi son derece hayati bir misyonu benimsemiş olsa da

kurulduğu yıldan bugüne kadar NATO bünyesinde de üye ülkeler arasında ciddi görüş ayrılıkları ortaya çıkmış ve

bu durum zaman zaman salt bir görüş ayrılığının da ötesine geçmiştir.

NATO’nun Amerikan milli çıkarlarına hizmet eden bir organizasyon haline geldiği ve kabul edilebilir sınırları-

nın ötesinde ABD’nin güdümüne girmiş olduğu gerekçeleriyle kuruluşun önemli Avrupalı müttefiklerinden olan

Fransa 1966 yılında NATO’nun askeri kanadından ayrılmıştır. Ancak NATO bünyesinde kendini göstermeye

başlayan ABD-Avrupa çatışmasına ek olarak 1970’li yılların sonuna gelindiğinde uluslararası sistemde NATO için

çok daha ciddi boyutlarda başka gelişmeler meydana gelmiştir.

1979 yılı hem ABD hem de NATO açısından organizasyonun en sancılı yılları olarak karşımıza çıkmıştır. 1950’li

ve 1960’lı yıllarda uluslararası arenada yükselen sol ilerlemeci hareket Latin Amerika ve Asya’da eş zamanlı ola-

rak başlayan siyasal devrimler bahsi geçen coğrafyalarda anti-emperyalist hareketleri güçlendirmiştir. Yükselen

anti-emperyalist dalga bütün emperyal güçler açısından tehdit oluşturmakla beraber bu akımın ABD ve NATO

açısından önemi çok daha farklı bir konumda olmuştur. Çünkü bahsi geçen akımların ana hedefinde ABD ve

NATO yer almıştır. (Argav, 2000:39)

ABD’de 1980’li yıllarda Ronald Reagan’ın başkanlığa gelmesiyle beraber önce ABD’nin sonrasında ise doğal

olarak NATO’nun dış siyasetinde son derece keskin değişimler yaşanmıştır. Reagan’ın bakış açısına göre daha

önceki Carter yönetimi NATO’yu gerçek bir müttefikler birliği anlayışıyla yönetememekteydi. İlk 2 yılında Rea-

gan yönetiminin NATO’nun işleyiş mantığında yaptığı en önemli değişiklik NATO’ya ve müttefik devletlere

doğu-batı mevzularında daha aktif rol yüklemek olmuştur. Başkan Reagan’ın yapmış olduğu bir diğer önemli

düzenleme ise

détente

dönemde NATO’nun devlet odaklı terörizm konularında daha etkin inisiyatif kullanması

ve NATO’nun savunma şemsiyenin batılı müttefiklere de güven verecek şekilde genişletilmesi yönünde olmuştur.

(Stuart, 1990:424-425)

3. 1990 Sonrası NATO’nun Değişen Görev Tanımı: Balkanlar Örneği

1991 yılında SSCB’nin çökmesiyle beraber NATO’nun en asli görev tanımı olan batı bloğunu Sovyet tehdidine

karşı koruma argümanı da kendiliğinden ortadan kalkmıştır. NATO’nun görev tanımında ortaya çıkan böylesine