Previous Page  223 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 223 / 514 Next Page
Page Background

Burcu GEDİZ ORAL, Tuğba ARPAZLI FAZLILAR

n

212

1. Giriş

1970’li yıllardan itibaren artan kamu açıkları ve yüksek borçlanma faizleri nedeniyle Keynesyen iktisadın ve sosyal

devlet anlayışının içine düştüğü bunalım, kamu yatırımlarını olumsuz yönde etkilemiştir. Neoliberal politikala-

rın egemen hale gelmesiyle kamusal hizmetlere bakış açısında değişiklikler yaşanmaya başlamıştır. Bu kapsamda

öncelikle özelleştirmelere başvurulmuş, özelleştirmelerin sınırına yaklaşılması, ortaya çıkarttığı sorunların gide-

rilmesi ve karşı duruşların yumuşatılması için KÖSİ yöntemleri geliştirilmeye başlamıştır. Özellikle yeni proje ve

hizmetlerde KÖSİ’ler öncelikli seçenek halini almıştır (Şahin- Uysal, 2012: 159) .

KÖSİ’lerin yaygınlaşması ve kamu hizmetlerinin piyasalaşmasında önemli rol oynayan bir diğer sebebin küre-

selleşme olduğunu söyleyebiliriz. Küreselleşmeyle beraber hem kamu hem de özel sektörün daha etkin çalışma

baskısı artmış, kişilerin daha yüksek hayat standardına ulaşmaya başlaması, daha kaliteli kamu hizmeti talebini

arttırmıştır. Fakat bir yandan da mükellefler vergi yüklerini azaltmanın yollarını aramaya başlamışlardır. Sunmak

zorunda olduğu kamu hizmetleri karşısında erozyona uğrayan vergi hasılatları

55

ile karşı karşıya kalan devletlerin

alternatif yollar aramaya başlamaları KÖSİ modellerinin ilk uygulamalarını karşımıza çıkarmıştır (Şahin- Uysal,

2012: 159- 160).

Farklı tanımlamaları olmakla birlikte genel olarak KÖSİ modellerini, kamu idarelerinin özel sektör ile bir altyapı

projesi veya bir hizmetin gerçekleştirilmesi amacıyla, bir projenin tasarımı, finansmanı, yapımı ve işletilmesi ile

mevcut bir yatırımın yenilenmesi, kiralanması, bakım-onarımının yapılması ve işletilmesinde özel sektör katılı-

mının sağlandığı yöntemler bütünü olarak tanımlamak mümkündür (Güzelsarı, 2009: 46).

KÖSİ, devletin sunacağı mal ve hizmetlerin, yapım işlerinin bütçe yetersizliği nedeniyle ertelenmesinin veya

yapılamamasının önüne geçmek amacıyla kullanılan bir finansman modelidir. Temel nedeni yatırım finansma-

nı olmak üzere, kamu yatırımlarından kaynaklanan maliyetlerin azaltılması, özel sektörün konforunun kamu

hizmetinde yaşatılması, riskin

66

etkin dağıtılması gibi faydalar tercih nedeni olmasını sağlamaktadır. Özel sektör

açısından ise sahip olunan çeşitli imtiyazlarla yatırımın geri dönüşümü teminat altına alınmaktadır (Uygun, 2013:

25).

Bu finansman modeli genellikle yüksek sermaye isteyen büyük projelerde kullanılmaktadır. Bu kapsamda altyapı

yatırımları, enerji, sağlık, eğitim, ulaşım gibi sektörlerde uygulanmaktadır (Uygun, 2013: 25). Başlangıçta büyük

ölçekli sermaye yatırımlarını finanse etmenin bir yolu olarak desteklenen KÖSİ’ler, günümüzde finansmanın yanı

sıra özel sektörün yönetsel, ticari ve yaratıcı yeteneklerinin kamu hizmeti temininde kullanılmasını sağlayan bir

mekanizma olarak görülmektedir. Bu kapsamda küçük ölçekli yatırım projelerini de içine alarak merkezi ve yerel

yönetimlerin sorumluluğunda olan tüm mal ve hizmet alanlarına doğru genişlemektedir (Güzelsarı, 2009: 43).

Çalışmamızda öncelikle KÖSİ’ler kavramsal olarak açıklanmaya çalışılacak, bu güne kadar kullanılagelen KÖSİ

yöntemlerine yer verilip, KÖSİ’lerin lehine ve aleyhine olan düşünceler değerlendirilecektir. Ardından, dünyada

KÖSİ uygulamaları ışığında Türkiye’de ve KEİ ülkelerinde KÖSİ deneyimi irdelenecek, söz konusu ülkeler için

öneriler geliştirilmeye çalışılacaktır.

2. KÖSİ Kavramı

1990’ların başından bu yana yoğun olarak kullanılmasına, hakkında geniş bir literatür oluşmasına karşın KÖSİ

teriminin hali hazırda tek bir tanımından veya tek bir modelinden söz etmek mümkün değildir (Gürkan, 2014,

Güzelsarı, 2012; Güzelsarı, 2009; Sarısu, 2009; Şahin- Uysal, 2008).

5 Vergi cennetleri, vergi rekabeti gibi nedenlerle.

6 Söz konusu risk unsurları, yönetim, talep, makro ekonomik gelişmeler veya inşaata ilişkin olabilir. Yönetim riskinin kontrol altına

alınabilmesi için, sözleşme öncesinde fizibilite çalışmalarının yapılması, gelir ve gider unsurlarının iyi değerlendirilmesi, proje sırasında ise

özel sektörün faaliyetlerinin denetlenmesi, projenin başarılı olma şansını arttıracaktır. Talep riskinin önceden tahmin edilmesi zor olsa da,

bu değerlendirme yapılırken yaşam boyu maliyetin azaltılması, finansman ve talep riskinin kamu ve özel sektör arasında paylaştırılması,

projenin hızlı sonuçlandırılması gibi hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Makro ekonomik gelişmelere bağlı olarak faiz, parite ve enf-

lasyon oranlarında yaşanabilecek beklenmedik değişiklikler ise özel sektörün bu ortaklıklar çerçevesinde yürüttüğü çalışmaların finansma-

nını etkileyebilir. İnşaat maliyetlerinin artması veya taahhüt edilen tarihte teslimatın yapılamaması gibi unsurlar özel sektörün göz önünde

bulundurması gereken konular arasındadır (Değertekin, 2010: 28).