Previous Page  149 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 149 / 514 Next Page
Page Background

Muhlis BAĞDİGEN, Seda YILMAZ

n

138

komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi ve daha geniş bir Avrupa yaratma amacıyla Avrupa Komşuluk Politikası’nı

oluşturmuştur (Özgün, 2013).

AKP’nin geliştirilmesinde temel amaç, AB’nin kısa vadede üyelik perspektifinde bulunmayan ve genişleme sonra-

sı sınırdaş haline geldiği komşu ülkelerin istikrar ve güvenliğini sağlamak ve ekonomik kalkınmalarını destekle-

mek suretiyle Birlik çevresindeki ülkelerin demokratik, istikrarlı ve ekonomik anlamda refaha sahip ülkeler haline

gelmelerini sağlamaktır. Böylece sadece Birliğe üye ülkelerin değil, genişleme yoluyla komşu haline gelinen Bölge

ülkelerinin de AB’ye entegrasyonu sağlanmış olacaktır. AB; AKP kapsamındaki ülkeleri yapacakları reformlar

karşılığında mali yardımlarla desteklemekte, böylece üye ülkeleri reformlar konusunda teşvik etmektedir (Efe,

2012:5).

AB, AKP kapsamındaki ülkelere yönelik genişleme politikasından farklı bir politika izlemektedir. AB, “aday

ülkeler”den AB’nin pazarına katılma gibi birtakım ekonomik menfaatler ve en önemlisi kendilerine ilerisi için

sunulan tam üyelik karşılığında kendi ülkelerinde AB’ye uyum sağlayacak reformlar gerçekleştirmelerini bekle-

mektedir. AKP’nin ise geleneksel genişlemeci AB politikalarından farkı, üyelik perspektifinde olmayan komşu

ülkelerin Birliğe tam üyelikleri söz konusu olmadan AB’ye uyum sağlamaları adına gerekli reformların gerçek-

leştirilmesinin beklenmesidir. AB, AKP kapsamında söz konusu ülkelere Birliğe üye ülkelerin ekonomik ve siyasi

yapılarına benzemeleri amacıyla kendi sistemlerinde gerçekleştirecekleri reformlar karşılığında mali yardımlar

ve Ortak Pazara giriş imkânı sunmaktadır. AKP bu anlamda genişleme politikasından ziyade daha çok Birliğin

güvenliği için bir araç olarak kullanılan bir dış politika sistemidir (Ballı & Pehlivan,2013:519).

AKP’nin temel amaçları, AB’nin son genişlemesi ile komşu haline geldiği ülkelerle ilişkilerini geliştirmek ve sınır

çizgilerinin oluşmasını engellemektir. Söz konusu politika ile, AB genişlemeyi değil her iki tarafın da ortak çıkarla-

rının gözetilmesiyle güçlendirilmiş komşuluk ilişkileri oluşturmayı hedeflemektedir (Ekonomi Bakanlığı, 2014a).

AKP kapsamına alınan ülkelerden, AB’nin tercihleri doğrultusunda hareket etmeleri istenerek üyelik perspektifi

sunulmadan Avrupa değerlerinin benimsenmesi ve Avrupa Birliği’ne uyum sağlanması yoluyla Avrupalılaşmaları

beklenmektedir (Browning & Christou, 2010:112).

AKP, aynı zamanda Birlik içerisinde yaşanan yasadışı göç, terörizm, çevre ve enerji açığı gibi önemli birden fazla

soruna çözüm üretebilme gücüne sahip olması açısından AB için önemli bir dış politika aracıdır. AKP kapsa-

mındaki ülkeler, jeostratejik konumları açısından AB’nin karşı karşıya kaldığı söz konusu sorunların çözümünde

önemli rollere sahiptirler (Samur, 2009:19).

3. Avrupa Birliği ve Karadeniz

Karadeniz, tarih boyunca kendisine kıyısı olan ülkeler olduğu kadar kıyısı olmayan ülkeler açısından da jeost-

ratejik olarak büyük öneme sahip olmuştur. Konum itibariyle sahip olduğu önem ve kendine has farklılıkları

nedeniyle çatışma halinde olan Balkanlar ve Kafkaslar bölgeleriyle iç içe olması, Karadeniz’e hem bölgesel hem

de küresel aktörlerin güvenliğini etkileyebilme gücü vermektedir. AB’nin genişleme sonrası komşusu haline gel-

diği Karadeniz’in bu doğrultuda güvenliğinin sağlanması, AB’nin güvenliğinin de sağlanmış olması anlamına

gelecektir. Aynı zamanda, AB’nin güvenliği için sorun teşkil eden yasadışı faaliyetlerin Karadeniz Bölgesi’nde art-

mış olması, AB’nin Bölgenin istikrarını ve güvenliğini sağlama yolunda adımlar atmasını gerektirmiştir (Tüysüz,

2014:75, Kempe & Klotzle, 2006:6).

Tarihsel sürece bakıldığında, Karadeniz’in bölgesel ve küresel aktörlerin rekabetini sürdürdüğü bir alan olduğu

görülmektedir. Karadeniz’in sahip olduğu bahsedilen özellikler, Bölgeyi söz konusu aktörler arasında bir müca-

dele alanı haline getirmiştir. Bölgenin konumu itibariyle güvenlik tehditleri taşıyor olması ve enerji kaynakla-

rının arzı için transit geçiş bölgesi olması, AB ve ABD gibi küresel aktörlerin Karadeniz’de var olan güç boşlu-

ğunu değerlendirerek Bölgeyi etkileri altına almak istemelerine neden olmuştur. Aynı zamanda Bulgaristan ve

Romanya’nın AB’ye tam üyelikleri ve Gürcistan ve Ukrayna’da yaşanan devrimler ile bölgede yer alan ülkeler ile

işbirliğini artırmak suretiyle Rusya’nın bölgedeki kontrolünü zayıflatmak istemektedirler (Tüysüz, 2014:76-77).

AB’nin enerji ihtiyacını kesintisiz, güvenli ve uygun fiyatla karşılamak istemesi, Karadeniz’i enerji arz güvenliği

anlamında AB tarafından önemli kılmaktadır. AB’nin doğalgaz ihtiyacının önemli bir kısmını Rusya’dan karşıla-