Spot ve Türev Piyasalar Arasındaki Etkileşim: Türkiye Örneği
121
n
etkin piyasalar hipotezi rasyonel beklentiler yaklaşımını temel alarak varlık fiyatlarının denge değerine dönem
eğiliminde olduğunu ifade etmektedir.
Rasyonel Beklentiler Teorisi’nin finans piyasalarına uyarlanmış hali olarak bilinen Etkin Piyasalar Teoremi (Paya,
2013:194) finansal piyasalarda herhangi bir varlık için oluşan fiyatın, o varlığa ait bilginin piyasadaki tüm birimler
tarafından aynı anda ve aynı düzeyde bilindiği varsayılarak oluşturulmuştur. Piyasadaki tüm birimlerin aynı bil-
giye sahip olmasından dolayı, hiç kimse mevcut piyasa koşullarında normalüstü bir getiri elde edemeyecektir. Bu
özelliğe sahip piyasalara da etkin piyasa adı verilmektedir.
İlk kez Fama (1970) finans piyasaları için etkin piyasa kavramını, menkul kıymet fiyatlarının tüm piyasa aktörleri
tarafından bütün bilgilere sahip olduğu ve bunun fiyatlara yansıttığı durum olarak tanımlamaktadır. Bu öncül
çalışmada Fama (1970) ayrıca etkin piyasanın da üç farklı formundan bahsetmektedir. Birincisi, zayıf form olarak
yaptığı tanımda sadece geçmiş verilere ve bilgilere bakarak yatırım kararı verilir ve getiri elde edilir. İkincisi yarı
etkin form, firmaya ait geçmiş bilgiler dışında yatırım yapılacak firma ile ilgili içsel bilgilere de sahip olunması
gerekmektedir. Üçüncüsü, tam etkin piyasa formudur, ilk iki formdaki bilgi setine ilaveten piyasa ile ilgili tüm
farklı bilgilere de yatırımcı tarafından sahip olunmasını gerektirmektedir.
Hatemi-J & Roca (2012), Yansız Gelecek Oran (Unbiased Forward Rate) hipotezini denklem (1)’deki biçimde
açıklamaktadırlar.
S
u
t
t
t
1
1
8
= +
+
+
(1)
S
t
1+
, ilgilenilen varlığın
t
1-
zamandaki spot değerini,
t
8
varlığın
t
zamanında oluşan vadeli değerini ve
u
t
1+
beklenen değeri sıfır ve
t
zamanın piyasada mevcut bilgi kümesi ile ilişkisiz olan rassal hata terimini ifade etmek-
tedir.
Hakkio & Rush (1989) etkin piyasa hipotezinin denklem 1’de ki gibi yazılmasını iki varsayıma dayandırmaktadır-
lar. Bunlardan birincisi, ekonomik birimlerin riske karşı duyarsız olmaları, diğer bir anlatımla risk primini sıfır
kabul etmeleridir. Böylece eldeki veri seti kullanılarak tahmin edilen t+1 zamanındaki spot kur bugünü vadeli
kura eşit kabul edilmektedir. Bunun bir diğer yansıması da piyasada ki tüm veriler kullanıldığı için spekülatörlerin
beklenen getiri oranları da sıfır olmaktadır.
Bu çalışmada BİST 100, BİST 30, Dolar/TL ve Avro/TL spot ve vadeli değerleri arasındaki uzun dönem denge
ilişkisinin varlığının sınanması amaçlanmaktadır. Bu inceleme aynı zamanda BİST’in etkin bir piyasa özelliği
gösterip göstermediğinin de test edilmesine olanak sağlayacaktır. Literatürde gelişmiş ekonomilerin piyasalarının
etkinliğini araştıran çok sayıda çalışma mevcuttur. Ancak Türkiye gibi gelişen piyasaların dinamiklerini inceleyen
çalışmalarında sayısı hızla artmaktadır. Bu açıdan çalışmada kullanılan teknik itibari ilgili literatüre katkı sağlaya-
cağı düşünülmektedir.
2. Seçilmiş Literatür
Çevik ve Pekkaya (2007) BİST 100, Dolar ve Avro kurlarının spot ve vadeli piyasalardaki fiyatları arasındaki iliş-
kiyi dinamik nedensellik testi ile incelemiş ve BIST 100’ün spot piyasa değerinin vadeli işlem değerini etkilerken,
Dolar ve Avro kurları için vadeli piyasalardaki fiyatların spot piyasadaki fiyatın oluşumunu etkilediklerini bul-
muşlardır
.
Çevik (2012) BİST zayıf formda etkinliğinin geçerliliğini 10 sektöre ait endeks getirisinin oynaklığını,
parametrik ve yarı parametrik yöntemlerle araştırmış ve BİST’in zayıf formda etkin piyasa olmadığı sonucuna
ulaşmıştır.
Dikmen (2008) VOB’nın açılması ve olası etkilerini birkaç farklı boyutta değerlendirmiştir. İlk incelediği regres-
yon analizi ile BİST30’un vadeli işlem sözleşmelerinin BİST30 likidite ve getirisi arasındaki ilişkidir ve iki piyasa-
nın birbirini ikame etmekten ziyade tamamladığı sonucuna ulaşmıştır. İkinci olarak da, GARCH yöntemleri kul-
lanılarak yapılan analizde BİST30 vadeli işlemlerinin başlamasının ardından BİST30’un koşullu varyansı üzerinde




