Previous Page  79 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 79 / 514 Next Page
Page Background

Rafet EVYAPAN

n

68

1. Giriş

Günümüzde Hazar denizi çevresindeki ülkelerden, Karadeniz ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya doğal gaz ve pet-

rol taşımacılığı ne kadar önemli ise geçmişte de Çin ‘in ipeği ve Hindistan’ın baharatının ipek yolu ile yine Tür-

kiye üzerinden Karadeniz limanlarına ve Avrupa’ya taşınması o kadar önemli idi. Ticari açıdan bu kadar önemli

olması nedeniyle Karadeniz sahillerinde çok önceden eski Yunanlılar, Cenevizliler ve Venedikliler şehirler, şehir

devletleri kurmuş daha sonra Roma ve Osmanlı İmparatorlukları tüm Karadeniz sahillerini ele geçirmişlerdir.

Osmanlı imparatorluğu öncesinde Bulgar hanları da Karadeniz sahillerinin önemli bir kısmının ele geçirerek

Karadeniz çevresinin egemenliğini Bizans İmparatorluğuyla paylaşmışlardır. Osmanlı imparatorluğunun zayıf-

ladığı dönemlerde ise Kırım hanlığını ele geçiren Çarlık Rusya’sı da ikinci bir güç olarak Karadeniz sahillerinde

yer almış hem Balkan hem de Kafkasya sahillerini Osmanlı imparatorluğundan almak suretiyle bugünkü Tür-

kiye sahillerinin dışındaki tüm Karadeniz sahillerine egemen olmuştur. Bu durum Sovyetler Birliği zamanında

da sürmüş ancak Sovyet Blok’unun çözülmesiyle Kafkasya’da Gürcistan, Balkanlar’da Bulgaristan, Romanya

ve-denize sahili olmasa da- Moldova ile Rusya’nın güneyindeki Ukrayna bağımsız devletler olarak bu sahillerde

-Türkiye ile birlikte - görünür olmuşlardır. Bu zamana kadar söz konusu topluluklar, güçlü imparatorlukların

egemenlikleri altında kendi iradeleri dışında birlikte yaşamak zorunda kalmışlar ve birbirleriyle karşılıklı etkile-

şim içinde olmuşlardır.

Yakın geçmişten günümüze ise bu defa AT, önce ortaklık anlaşması imzaladığı Türkiye üzerinden belli belirsiz

diyebileceğimiz bir şekilde, daha sonra bünyesine tam üye olarak kattığı Bulgaristan ve Romanya ile tam anlamıy-

la Karadeniz sahillerinde yer almıştır. Son günlerde Moldova ve Ukrayna’nın yanı sıra Gürcistan ile gerçekleştir-

diği ortaklık anlaşmaları ile de Gürcistan üzerinden Karadeniz’in Kafkasya sahillerine de yayılacağını göstermiştir.

Böylelikle Karadeniz ve çevresinde Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki geçmişteki rekabetin yerini günümüzde

Rusya ile AT rekabeti almış böylelikle bu iki güç arasında çok ciddi sorunların yaşandığı ve yaşanacağı bir sürece

girilmiş bu çerçevede KT içindeki uluslar - bir takım fırsat ve imkânların yanı sıra- çeşitli tehdit ve tehlikeler ile

karşı karşıya kalmışlardır.

Konuya ilişkin olarak bugünün ve geleceğin daha iyi anlaşılması için Osmanlı imparatorluğu egemenliği altında

500 yıl gibi çok uzun bir süre birlikte yaşamak zorunda kalan günümüzde ise kendi iradeleriyle KEİB gibi bölgesel

ve AT gibi kıtasal bir topluluk içinde yer alarak aynı coğrafyada yaşayan Karadeniz’in özellikle Balkanlar bölgesin-

deki toplulukları kısaca ele almak yararlı olacaktır.

2. Geçmişteki Zorunlu Birliktelik

Geçmişte Karadeniz’in sahillerinde eski Yunanlılar tarafından en meşhuru Pontus Rum imparatorluğu olmak

üzere birçok şehir devleti ve şehirler kurulduğu gibi izleyen dönemlerde Cenevizliler ve Venedikliler tarafından

bu şehirlere başta Kırım yarımadası civarı olmak üzere başka şehirler de eklenmiştir.

Bu şehirler ve şehir devletlerinden sonra tüm Karadeniz çevresinde yer alan topluluklar Karadeniz’in güney

doğusundan gelen Med ve Pers imparatorluklarının kuzey doğusundan gelen Avarların, İskitlerin, Hunların ve

Moğolların batısından gelen İskender ve Roma imparatorluklarının egemenliği altında zorunlu olarak uzun yıllar

birlikte yaşamışlardır.

Bizans imparatorluğunun zayıfladığı dönemlerde ise Bulgar hanları, Karadeniz’in doğusundaki sahillerden Hazar

denizi sahillerine Kafkas dağlarının kuzeyindeki toplulukları belli bir süre idare etmişler daha sonra ise bunun

tam simetriğindeki bölgede yani Karadeniz’in batısındaki sahillerden Adriyatik denizine ve Ege denizi sahillerine

kadar Balkan yarımadasının tümünde ikinci hanlıklarını kurmuşlar ve yarımadanın tam ortasındaki bugünkü

Sofya’nın yerinde bulunan Serdika’yı başkent yaparak -Sırplar hariç -Balkan yarımadasındaki tüm toplulukları

-Bizans imparatorluğundan sonra - ikinci defa zorunlu bir şekilde birlikte yaşatmışlardır.

Bulgar hanları, sürekli çarpıştıkları Bizans’a Arapların saldırmaları üzerine düşmanları olan Bizansların yardım

istemeleri üzerine onlarla birlikte Araplara karşı savaşmışlar, Balkanlarda - Atatürk’ün kurulmasına öncülük ettiği

Balkan Paktının benzeri- askeri bir paktın ilkini kurmuşlardır.