Nihat ALTUNTEPE, Fatime Gül OKTAY
n
326
madenden elde edilmektedir. Milyonlarca yılda oluşan ve tüketildiğinde yenilenemeyen kaynaklar olan, insan
yaşamı ve yaşamın devamı için önem arz eden bir madde olan madenler elbette günlük hayatımızı, ülkelerin
ekonomilerini, uygarlıkları etkilemektedir. Bu bağlamda bulunması, çıkarılması, kullanılması, çalıştırılması veya
çalışılması gibi olgular büyük önem taşımaktadır. En verimli şekilde üretilmesi ve kullanılması elzem olan maden-
cilik sektöründe istihdamın ve çalışanların risklerden korunması da çok önemlidir. Madencilik sektörü, doğası
gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın riskli iş
kollarından biridir. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim
sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir (TBMM Madencilik Araştırma Komisyonu Raporu, 2010).
Son yıllarda ülkemizde, risk analizi çalışmalarının önemi artmış olup, konuyla ilgili gerekli yasal düzenlemeler
yapılmıştır. Yapılan iyileştirme ve yenileme çalışmaları sayesinde, risk analiz çalışması madencilik sektöründeki
işletmelerde yasal bir zorunluluk haline gelmiştir. Kamu veya özel sektör işletmelerinin risk analiz çalışmasının
sağlayacağı yararları göz önünde bulundurup gerekli hazırlıkları ve yasal zorunlulukları yerine getirmesiyle son
günlerde sıkça yaşanan istenmeyen sonuçlar önlenebilecektir.
Ülkemizde yer altı madenciliği en fazla iş kazasının görüldüğü sektör olarak kayıtlara geçmiştir. Tehlike ve riski
iç içe barındıran karmaşık bir yapıya sahip olan yer altındaki çalışma ortamı, muhtemel bir olumsuzluk sonu-
cunda zincirleme bir reaksiyon oluşturmakta olup kontrol edilmesi zor bir yapıdadır. Yer altı maden ocaklarında
meydana gelen patlama, yangın ve göçük gibi kazalar, felaket olarak adlandırılmakta ve telafi edilmesi olanaksız
hasarlara, kayıplara neden olmaktadır. Teknolojik gelişmeler sonucunda madenlerde yaşanan kazaları önleme ve
müdahale etme konusunda önemli ilerlemeler kaydedilmiş olsa bile madencilik, kaza ve ölüm riskinin en yüksek
olduğu sektörlerden biri olmaya devam etmektedir. Bu nedenden dolayı risk analiz çalışması sonucunda, maden-
cilikteki risklerin doğru olarak tespit edilmesinin ve gerekli önlemlerin alınmasının önemi bir kez daha anlaşıl-
maktadır (Maden Mühendisi Odası, 2011:6).
1.2. Madencilik Sektörünün Ülke Ekonomisine Katkısı
Ekonomik kalkınmayı başlatan öncü sektör görevini üstlenen madencilik sektörü, sanayileşmenin temel girdi-
lerini üreten bir sektördür. Ekonomimizin ağırlığının tarımdan sanayiye doğru yön değiştirmesiyle sanayi için
gerekli olan hammaddelerin nitelikli, verimli ve ekonomik olarak elde edilmesi gerekliliği ortaya çıkmış; maden-
cilik sektörünün önemi sanayileşmeyle birlikte daha iyi anlaşılmıştır
(anadolurisk.com). Madencilik sektörünün
ülke ekonomisine katkısı GSMH içindeki payı ile görülebilmektedir. Bu değer, ülkenin maden potansiyeline ve
ekonomik gelişmişliğine bağlı olarak değişmektedir. Maden üretiminin gelen FDI inflows değeri 2002 yılında 2
milyon iken 2013 yılında 251 milyon dolara yükselmiştir. Bu sektörün üretim miktarı 2002’den itibaren sürekli
bir artış göstermektedir. (Tablo 1)
Tablo 1:
Türkiye’de Maden Üretim ve GSYH
Yıllar
Madencilik ve Taşocağı Üretim Miktarı
(Bin TL Cari Fiyat) (GSYİH İçindeki Payı)
GSYH(Bin TL)
Maden Sektörüne Gelen FDI
inflows (Milyon Dolar
)
2002
3.225.992
166.658.021
2
2007
10.536.592
853.636.236
336
2008
13.458.457
950.534.251
145
2009
14.235.361
953.973.862
89
2010
15.785.419
1.098.799.000
135
2011
19.132.941
1.294.893.000
146
2012
21.200.360
1.416.817.000
214
2013
21.889.461
1.153.872.000
251
Kaynak:
Dış Ticaret Müsteşarlığı-Ankara, 2012.




