Previous Page  196 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 196 / 514 Next Page
Page Background

Karadeniz’in Kirliliği ve Katılımcı Çözüm Önerileri

185

n

temel ekipman ve donanımların sağlanmasını, eğitim, pilot ve demonstrasyon projeleri ve yatırım öncesi faaliyet-

lerin yürütülmesini de öngörmektedir.

10. Başarılanlar

Konularına göre ayrılmış 23 kadar çalışma grubu, birçok durumda 6 ülkeden gelen uzmanların bilgi paylaşımı

ve ortak iş planları oluşturabilmeleri için ilk fırsat olmuştur. Yakında bir Karadeniz bülteninin de ekleneceği bir

elektronik posta ağının başarıyla kurulmasından sonra artık daha az toplantıya gereksinim duyulacak ve oluştu-

rulan bu ağın sürekli olarak çalışması mümkün olacaktır.

BSEP’in 1995’de eş sponsor ve yardımcı ortaklarıyla birlikte 800’ün üzerinde uzmanı, 60’dan fazla atölye, toplantı

ve eğitim oturumunda görevlendirmiştir. BSEP, kirlilik izleme ağındaki cihazlar ve donanımların değişimi için 1,5

milyon dolar katkıda bulunmuştur. BSEP, NGO’ların yardımı ile kendisine ait dergi, film ve posterler aracılığı ile

kamu bilincini arttırmaya çalışmaktadır.

Karadeniz Veri Sistemi ve Karadeniz Bilgi Sistemiyle birlikte bu raporlar, bilgi ve analizlerin bilim adamları, yöne-

ticiler ve bölge düzeyinde politika oluşturanlar için hazır bulundurulmasını sağlamaktadır. Son olarak BSEP’nin

Dünya Bankası liderliğinde geliştirdiği Çevre Yatırım Programı, Gürcistan’a 18 milyon dolarlık acil hizmet kredisi

vermiş bulunan Acil Yatırım Fonunun oluşturulmasını desteklemiştir.

11. Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Bükreş Sözleşmesi)

Yaklaşık 171 milyon kişiyi barındıran Karadeniz havzasında, çevre sorunları ile deniz ve kıyı kirliliği önem-

li boyutlara ulaşmış ve uluslararası işbirliğini gerekli hale getirmiştir. Bu kapsamda, kıyıdaş ülkeler tarafından

hazırlanan Bükreş Sözleşmesi 21 Nisan 1992 tarihinde imzalanmış ve 15 Ocak 1994 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Sözleşme’ye, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya Federasyonu, Ukrayna ve ülkemiz taraftır.

Bükreş Sözleşmesi’nin XVII. Maddesi, Karadeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması için Karadeniz Komisyonu’nun

kurulmasını ve Komisyon’un bir Daimi Sekretaryası olmasını öngörmektedir.

Karadeniz Komisyonu, kıyıdaş ülkelerin ortak stratejiler belirleyerek Karadeniz’de kirlilik ve ekosistemin bozul-

ması ile mücadele etmek, biyoçeşitlilik kaybını önlemek, ortak proje ve faaliyetler gerçekleştirmek amacıyla 15

Aralık 2000 tarihinde kurulmuştur.

Karadeniz Komisyonu’na, faaliyetlerinde yardımcı olmak üzere oluşturulan ve bölgesel düzeyde koordinasyonu

sağlamakla görevli Karadeniz Komisyonu Daimi Sekretaryası’na ülkemizce İstanbul’da ev sahipliği yapılmaktadır.

Bükreş Sözleşmesi’nin taraf olduğumuz Protokollerinin başlıkları aşağıda sunulmuştur:

- Karadeniz Deniz Çevresinin Kara Kökenli Kaynaklardan Kirlenmeye Karşı Korunmasına Dair Protokol,

- Karadeniz Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesine Karşı Acil Durumlarda Yapıla-

cak İşbirliğine Dair Protokol,

- Karadeniz Deniz Çevresinin Boşaltmalar Nedeniyle Kirlenmesine Karşı Protokol,

- Karadeniz’de Biyolojik Çeşitlilik ve Peyzajın Korunmasına İlişkin Protokol.

Bükreş Sözleşmesi’nin Taraflar Konferansı 16 - 17 Nisan 2009 tarihlerinde Sofya’da düzenlenmiş, Komisyonerle-

rin olağan toplantısı, 25-26 Ocak 2011 tarihlerinde yapılmıştır.

12. Katılımcı Çözüm Önerileri

Günümüzde, çevre sorunları sınır tanımamaktadır. Çevre sorunlarının boyutlarının giderek artması ve sınır aşırı

bir tehdit durumuna gelmesi sonucu, çevre alanında uluslararası işbirliği önem kazanmaya başlamıştır. Karade-

niz Bölgesi’nde yaşayan insanlar için de bu, güncel bir konudur. Karadeniz ve korunmasına ilişkin ortak sorun-

lar bölge insanlarını birbirine bağlamaktadır. Özellikle petrol ve petrol ürünleri başta olmak üzere, Karadeniz’in

değişik yükleri taşımada yoğun bir şekilde kullanılması, gelişigüzel balık avlanması, atık ve kanalizasyon suları,

Karadeniz’in ekolojisine olumsuz etkide bulunan unsurlardan sadece birkaçıdır. Gerek altı Karadeniz ülkesinin

her birinin özel koşullarından ve gerekse çevre sorunlarının, özellikle sınır tanımaz niteliğiyle uluslararası bir