Karadeniz ve Balkan Ülkelerinde Bütçe Süreçlerinde Saydamlık
45
n
2009). Bu bağlamda mali saydamlık ile daha fazla bilginin sunulması politikacılar ile seçmenler arasındaki asimet-
rik bilgiyi azaltır (Ferejohn, 1999). Böyle bir durum seçmenlerin daha rasyonel kararlar almasını kolaylaştırabilir.
Bunun yanı sıra saydamlığın sağlandığı bir ortamda siyasi katılım daha artacaktır (Benito ve Bastida, 2009; Bellver
ve Kaufmann, 2005). Forejohn (1999) ve Alt vd. (2002) çalışmalarında ifade ettikleri gibi mali saydamlık arttıkça
seçmenlerin politikacılara olan güveninin arttığı da bilinmektedir. Öte yandan mali saydamlığın bir boyutu olma-
sı bakımından bütçe süreçlerinin saydam olması halkın öncelikli taleplerinin belirlenerek bütçelerin oluşturulma-
sına ve sonuçta kamu kaynaklarının etkin kullanılmasına olanak sunacaktır.
İktisadi açıdan ise mali saydamlığın önemi, asil vekil sorununu azaltarak kamu kaynaklarının daha etkin kulla-
nılmasını sağlamasıyla ortaya çıkmaktadır (Albalate del Sol, 2013). Bunun yanında rant kollama faaliyetleri ve
yolsuzluğa ilişkin de bir çözüm önerisidir. Öyle ki literatürde yolsuzluk ve rant kollamanın iktisadi büyümeyi
olumsuz yönde etkilediğini gösteren çalışmalar söz konusudur (Tanzi, 1998; Mauro, 1995; Baldrich, 2005). Bu
bağlamda mali saydamlık hesap verilebilirlik ve mali disiplinin sağlanması açısından önemli bir unsurdur.
Kamu kesiminde saydamlığın sağlanmasının özel kesim üzerinde de etkisi bulunmaktadır. Buna göre kamu
hesaplarında ve uygulamalarında daha saydam olan bir hükümetin uluslararası mali piyasalara ulaşması daha
kolaydır. Bir başka ifade ile özellikle ülkelerin borçlanması açısından daha uygun borçlanma olanakları ortaya
çıkmaktadır (Jarmuzek vd., 2006). Bunun yanı sıra mali saydamlığı daha yüksek olan ülkelerin kredi derecelen-
dirme kuruluşlarından daha iyi puanlar aldığı da bilinmektedir (Hameed, 2005). Bu da yine borçlanma ve özellikle
yabancı yatırımlar açısından önemli bir göstergedir (Fu, Hsiu-Jen, 2006). Aslında saydamlık bilginin ulaşılabilir-
liğine dayanmaktadır ki bu da onun kamusal bir mal olduğunu göstermektedir ve piyasa aksaklığını önlemekte,
piyasaların fonksiyonlarını icra edebilmelerine olanak tanımaktadır (Albalate del Sol, 2013).
Mali saydamlığın önemli bir yönetim ilkesi olması saydamlığın sağlanmasına yönelik devlete bazı sorumlulukları
beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda saydamlığın kurumsal bir yönetim ilkesi haline gelebilmesi bakımından
geleneksel yönetim yapısı ve anlayışlarından uzak durmak, prosedürlerin ve formalitelerin basitleştirilmesi, ile-
tişim yollarının iyileştirilmesi, yönetimin kullandığı dilin basitleştirilmesi, yönetimde yerelleşmenin sağlanması,
bilgi edinme imkanlarının geliştirilmesi gerekmektedir (Eken, 2005:44-52).
Mali saydamlık, makroekonomik mali sürdürülebilirlik, iyi yönetişimin tesis edilmesi ve devlet faaliyetlerinde
mali bütünlüğün sağlanması açısından ön bir koşul olarak görülmektedir (Kopits ve Craig, 1998; Alesina ve
Perotti, 1996; Poterba ve Von Hagen, 1999; Alt ve Lassen, 2006; Jarmuzek, 2006). Literatürde saydamlık ile
çeşitli makro değişkenler arasındaki ilişkileri analiz eden bazı çalışmalar ve ulaşılan sonuçları Tablo 1’de özet-
lenmiştir.
3. Mali Saydamlığın Gelişmesinde Uluslararası Kuruluşların Rolü
IMF, OECD, WB gibi uluslararası kuruluşların yanında uluslararası nitelikte sivil toplum kuruluşları mali say-
damlığın geliştirilmesine yönelik çabalarda bulunmaktadır. 1996 yılındaki WB ve IMF yıllık toplantısında da yol-
suzluk ve yönetişim kalitesi konuları üye ülkelerin odaklanması gerektiği konular olarak duyurulmuştur. Asya
krizi de bu vurgunun itici gücü olmuştur. Çünkü krizin gerekçesinin hükümet politika ve faaliyetlerinde saydam-
lığın olmaması gösterilmiştir. Bu gelişmeler 1998 yılında IMF tarafından Mali Saydamlık İyi Uygulamalar Tüzüğü
(the Code of Good Practises on Fiscal Transparency)’nün kabul edilmesiyle sonuçlanmıştır (Petrie, 2003:3). Tü-
züğün gözden geçirilmiş hali 2001 ve 2007 yıllarında yayınlanmıştır.
Mali saydamlığı sağlamada ve geliştirmede tavsiye niteliğinde olan bu tüzük ile mali saydamlığın nasıl sağlana-
cağı ortaya koyulmuştur. Tüzüğün yayınlanması ile ülkelerin mali saydamlık değerlendirmeleri yapılmış ve Mali
Saydamlık Standart ve Tüzüklerin Gözetim Raporları (Reports on Observance of Standarts and Codes-ROSCs)
adı altında sonuçlar ortaya koyulmuştur. Bu raporlarda ülkelerin mali saydamlığı sağlamada ne düzeyde oldukları
standartlar çerçevesinde değerlendirilmiştir. IMF 1999’dan bu yana 94 ülkeye ilişkin 111 ROSCs değerlendirmesi
yayınlamıştır
(www.imf.org).
Tüzük mali saydamlığı; rol ve sorumluluklarda açıklık, bütçe sürecinde açıklık, mali bilgilerin açıklığı ve istatistikî
veri yayınlamanın bağımsızlığı ve güvenirliği şeklinde dört boyutta oluşturduğu standartlar ile tanımlamaktadır.




