

3
olu
ş
turmaktadır. Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeli
ğ
i ve Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeli
ğ
i gere
ğ
i
gibi uygulanamamakta, kimi zaman tıbbi atıkları evsel atıklarla birlikte toplanmaktadır. Özel atık yönetimi
kapsamında atık madeni ya
ğ
lar ile atık pil ve akümülatörlerin “Üretici Sorumlulu
ğ
u” do
ğ
rultusunda
toplanması, geri kazanımı ve bertarafı için gerekli kurumsal yapılanmalar tamamlanmı
ş
tır. Bu amaçla
Bakanlıkça yetkilendirilmi
ş
dört dernek faaliyet halindedir. Di
ğ
er yandan AB’nin özel atıklar listesinde yer
alan ömrünü tamamlamı
ş
araçlar, atık elektrik ve elektronik ekipmanlar, PCB/PCT bertarafı direktiflerine
kar
ş
ılık gelecek yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Ambalaj atıklarının geri kazanımı konusundaki çalı
ş
malar ilk olarak 1991 yılında ba
ş
latılmı
ş
tır. 2004 yılında
Ambalaj ve Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeli
ğ
i ile yeni bir dönem ba
ş
lamı
ş
, tüm ambalajlar kapsama
dahil edilmi
ş
tir. Uygulama, marka sahibi sorumlulu
ğ
una ve ambalaj atıklarının kaynakta ayrı toplanması
esasına dayanmaktadır.
Aynı bölgede çok sayıda yerel yönetim biriminin bulunması di
ğ
er altyapı hizmetlerinde oldu
ğ
u gibi katı atık
hizmetlerinde de i
ş
birli
ğ
i ve e
ş
güdümü zorunlu kılmaktadır. Yeni yasal düzenlemelerle te
ş
vik edilen mahalli
idare birlik modeli uygulamaları, yerel düzeydeki çevresel hizmetlerin gerçekle
ş
tirilmesini kolayla
ş
tırıcı bir
yapı olarak dikkat çekmektedir. Benzer çevre sorunlarıyla kar
ş
ı kar
ş
ıya bulunan belediyelerin ortakla
ş
a
kurdukları birliklerin uygulamaları, zamanı ve finansman kaynaklarını daha verimli kullanmak açısından
önemli olmaktadır. Bu çerçevede, mahalli idare birlikleri tarafından yürütülen katı atık projelerinin arttı
ğ
ı
görülmektedir. Ayrıca, bölgesel kalkınma politikaları kapsamında, bölgesel ölçekli çevre sorunlarının
çözülmesinde de hizmet birlikleri modellerinin kullanılması öngörülmektedir. Sanayi etkinliklerinden ya da
yerle
ş
im yerlerinden kaynaklanan katı atıkların yeniden kazanılması konusunda yerel yöneticilerin ve halkın
bilinçli olmaması, önemli bir ekonomik kayna
ğ
ın de
ğ
erlendirilememesi anlamına gelmektedir. Tıbbi
atıkların yönetimi ile ilgili ilk yönetmelik 1993 yılında yürürlü
ğ
e girmekle birlikte yönetmeli
ğ
in
uygulanmasında özellikle belediyelerden kaynaklanan bazı eksiklikler söz konusudur. Tıbbi atıkların
kayna
ğ
ında, di
ğ
er atıklardan ayrı toplanması, ta
ş
ınması ve geçici depolanmaları konularında sa
ğ
lık
kurulu
ş
larında önemli geli
ş
meler kaydedilmekle birlikte, aynı geli
ş
meler tıbbi atıkların uygun
ş
ekilde
bertarafından sorumlu olan belediyelerde ya
ş
anmamı
ş
ve bugüne kadar yeterli sayıda ve teknik kapasitede
bertaraf tesisi kurulamamı
ş
tır.
Türkiye’de yo
ğ
un kentle
ş
me, hızlı nüfus artı
ş
ı ve sanayile
ş
me, topo
ğ
rafik ve meteorolojik
ş
artlara göre
ş
ehirlerin yanlı
ş
yerle
ş
mesi ile birlikte dü
ş
ük vasıflı kalitesiz yakıtların kullanımı hava kirlili
ğ
inin
olu
ş
masına neden olmaktadır. Kı
ş
aylarında ısınmadan kaynaklanan hava kirlili
ğ
inin temel sebepleri;
ısınmada dü
ş
ük vasıflı yakıtların iyile
ş
tirilme i
ş
lemine tabi tutulmadan kullanılması, yanlı
ş
yakma
tekniklerinin uygulanması ve kullanılan kazanların i
ş
letme bakımlarının düzenli olarak yapılmaması
ş
eklinde
sıralanabilir. Sanayi tesisleri kurulurken yer seçiminde sadece ekonomik kolaylıklar açısından özendirici
faktörlere a
ğ
ırlık verilmesi de, hava kirlili
ğ
inin olumsuz etkilerini artırmaktadır.
Kentlerde ya
ş
anan hava kirlili
ğ
inde, artan motorlu ta
ş
ıtlardan kaynaklanan zararlı egzoz gazları da önlem
alınması gereken bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Genellikle kent merkezlerindeki karbon monoksit
(CO) emisyonlarının yüzde 70-90’ı, azot oksit (NO) emisyonlarının yüzde 40-70’i, hidrokarbon (HC)
emisyonlarının yakla
ş
ık yüzde 50’si ve
ş
ehir bazında kur
ş
un emisyonlarının yüzde 100’ü özellikle motorlu
ta
ş
ıtlardan kaynaklanmaktadır. Ülke genelinde hava kalitesi, Sa
ğ
lık Bakanlı
ğ
ı’na ait yarı otomatik ölçüm
aletleri ve 2005 yılında Çevre ve Orman Bakanlı
ğ
ı tarafından kurulan 31 adet tam otomatik ölçüm
istasyonları ile izlenmektedir. Tam otomatik hava kalitesi ölçüm istasyonlarının, 2006 yılı içerisinde 81 ile
yaygınla
ş
tırılması planlanmaktadır.
Kömüre dayalı termik santrallarda kullanılan yerli linyitlerin y+ ekipmanlardan, ula
ş
ım araçlarından vb. gibi
kaynaklardan olu
ş
an gürültünün önemli bir sorun oldu
ğ
u bilinmektedir.
Kimya sanayinin mevcut durumu incelendi
ğ
inde, kimya sektöründe kullanımı kaçınılmaz olan tehlikeli
kimyasalların üretimi a
ş
amasından bertaraf edilmesi a
ş
amasına kadar geçen süreçte kimyasal kullanımına
ili
ş
kin gerekli tedbirler alınmadı
ğ
ı takdirde, kimyasallar çevre ve insan sa
ğ
lı
ğ
ı üzerinde kısa veya uzun
vadede olumsuz etkiler gösterecektir.
Türkiye’de toprak kaynaklarını tehdit eden önemli unsurlar erozyon, organik madde azalması, toprak
kirlenmesi ve hidrojeolojik riskler, tuzlula
ş
ma, biyoçe
ş
itlilik ve arazi kaybı olarak sıralanabilir.