Previous Page  7 / 158 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 158 Next Page
Page Background

2

yakla

ş

ım izlenmi

ş

tir. Dokümanın hazırlanmasında ilgili tarafların katılımı sa

ğ

lanmı

ş

, kapsamlı ve koordineli

bir politika olu

ş

turma süreci izlenmi

ş

, sonuca odaklı olunmasına, ihtiyaç duyulan yatırımların tespitine ve

faaliyetlerin izlenmesine yönelik tedbirler alınmı

ş

tır.

2 MEVCUT DURUM

2.1 Türkiye’de Çevrenin Genel Görünümü

Do

ğ

anın ve do

ğ

al kaynakların a

ş

ırı istismar edilmesi ile olu

ş

an hava, su, deniz ve toprak kirlili

ğ

i ile insanın

psikolojik yapısını yakından ilgilendiren gürültü kentle

ş

me ve sanayile

ş

me sonucu ortaya çıkan olumsuz

unsurlarıdır. 1990 Yılı rakamlarına göre yüzde 51,2 olan kentle

ş

me oranının 2000 yılında yüzde 61,3’e

ula

ş

ş

tır. Kentlile

ş

me hızı aynı

ş

ekilde devam ederse 2015 yılında Türkiye kentli nüfus oranı Avrupa

Birli

ğ

i ülkeleri ortalamasına yakla

ş

ş

olacaktır.

Ülke nüfusunun, kentle

ş

menin ve sanayile

ş

menin hızla artmasına ra

ğ

men, ihtiyacı kar

ş

ılayacak su

kaynaklarının sınırlı olması sebebiyle yakın dönemde gerekli önlemler alınmadı

ğ

ı takdirde, su sıkıntısına

ili

ş

kin sorunların artaca

ğ

ı kaçınılmaz bir gerçektir. Günümüzde ki

ş

i ba

ş

ına dü

ş

en su miktarı yıllık yakla

ş

ık

1500 m3 olarak hesaplanmı

ş

olup, önümüzdeki 20 yıl içinde nüfus 87 milyona ula

ş

ğ

ında, ki

ş

i ba

ş

ına dü

ş

en

yıllık su miktarı 1042 m3 olacaktır. Bu rakamın uluslararası ölçütlerce su sorunu için tanımlanan 1000 m3’e

çok yakın olması dikkat çekicidir. TÜ

İ

K’in 2030 yılı nüfus tahmininin 100 milyon dolayında oldu

ğ

u göz

önünde bulunduruldu

ğ

unda, ki

ş

i ba

ş

ına dü

ş

en su miktarının yıllık 1000 m3 seviyesinde tutmanın bile çok

önemli olaca

ğ

ı anla

ş

ılmaktadır. 1995-2002 döneminde yüzey ve yeraltı suyu kaynaklarından çekilen su

miktarında yüzde 32,9’luk bir artı

ş

olması, artan su gereksiniminin kar

ş

ılanması için kaynaklar üzerinde bir

baskı olu

ş

aca

ğ

ını göstermektedir.

İ

çmesuyu

ş

ebekelerindeki Kaçak ve kayıplar sebebiyle faturalanamayan

suyun azaltılması için mevcut eksikliklerin giderilmesi de bir di

ğ

er önemli husustur.

Yeraltı suyundaki a

ş

ırı ve yasadı

ş

ı çekimler, denetleme ve yaptırımdaki yetersizlikler, pestisit ve gübrelerden

kaynaklanan su kirlili

ğ

i yeraltı su kaynaklarının korunmasını zorunlu kılmaktadır.

Son yıllarda, atıksuların bertaraf edilmesinde özellikle büyük kentlerde kayda de

ğ

er adımlar atılmı

ş

olsa da,

alınan önlemler sanayile

ş

me ve kentle

ş

menin hızına yeti

ş

emedi

ğ

inden sorunlar giderek büyümeye devam

etmi

ş

tir. Evsel atıksu de

ş

arjıyla ilgili yasal düzenlemelerin, Avrupa Birli

ğ

i’nin 1991 tarihli Atık Su Arıtma

Direktifine yakın oldu

ğ

unu belirtmekte yarar vardır. Kanalizasyon sularının ve sanayi i

ş

letmelerinin

atıksularının arıtılmadan yüzey sularına de

ş

arj edilmesi çe

ş

itli sorunlara neden olmaktadır. Toplam 87 adet

Organize Sanayi Bölgesi faaliyette olup bunların 41 adedinde atıksu problemi çözülmü

ş

tür. Bu 41 adet

Organize Sanayi Bölgesinin 17 adedi Belediye kanalizasyonuna ba

ğ

lantı yapmı

ş

tır.

Türkiye'de su ve kanalizasyon altyapı in

ş

aat hizmetleri, 1980’lere kadar

İ

ller Bankası öncülü

ğ

ünde

yürütülmekte iken son yıllarda, su yönetimi konusunda gözlenen yeni e

ğ

ilim, bu hizmetlerin sunumunda

yerel yönetimlerin yanı sıra özel kesimin de rol üstlenmesidir. Büyük

ş

ehir belediyelerinde özel amaçlı su ve

kanalizasyon idareleri olu

ş

turulması bu alandaki yerelle

ş

meye örnek verilebilir.

Türkiye genelinde nüfus yo

ğ

unlu

ğ

unun km2’de 73 ki

ş

i olmasına kar

ş

ılık kıyı illerinde bu yo

ğ

unluk

dönemsel olarak 127 ki

ş

idir. Ayrıca, tüm sanayi ürünlerinin yüzde 70-80’i kıyı illerinden sa

ğ

lanmaktadır.

Türkiye, 8.333 km’lik kıyı

ş

eridi uzunlu

ğ

u ile Avrupa’nın en uzun kıyı

ş

eridine sahip ülkelerinden birisidir.

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz denizleri kirlilik tehlikesiyle kar

ş

ı kar

ş

ıyadır. Denizlerimizdeki kirlilikte

kara kökenli oldu

ğ

u kadar deniz araçlarından kaynaklanan kirlili

ğ

in de payı bulunmaktadır.

Türkiye’nin kıyıları; evsel ve endüstriyel katı ve sıvı atıkların bo

ş

altılmasından, deniz ula

ş

ımından, kıyıların

de

ğ

i

ş

ik amaçlar ile doldurulmasından, deprem ve sel gibi tabii afetlerden kaynaklanan kirlilik sorunlarının

tehdidi altındadır.

Türkiye’de katı atık sorununa çözüm olarak en sık ba

ş

vurulan yöntem, çöplerin uygun görülen bir alanda

düzensiz olarak depolanmasıdır. Düzenli depolama, kompostla

ş

tırma, yakma ya da geri kazanma yöntemleri

yaygın de

ğ

ildir. Çöp depolama alanları için yer seçimi de önemli sorunlardan biri olarak göze çarpmaktadır.

Ayrıca tehlikeli atıklar, tıbbi atıkları ve özel nitelikli katı atıklar da sorunun bir ba

ş

ka önemli boyutunu