Previous Page  277 / 514 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 277 / 514 Next Page
Page Background

Fatma Tombul, Mustafa Tombul

n

266

1.Giriş

Yeryüzünde her şey temel ihtiyaç maddesi olan suyla hayat bulmuştur ve bütün canlı varlıklar onunla yaşamını

devam ettirmektedir. Su insan yaşamı için oksijenden sonra gelen en önemli ögedir. İnsan vücudundaki su mik-

tarı %50 ile %75’e varan oranlarda değişmektedir. Şöyle ki yaşlı insan vücudunda ki su oranı %50 iken, bebeklerin

vücudun da ise %75’i su içermektedir. Su, dünyamızın yaklaşık dörtte üçünü oluşturmasına rağmen yeryüzünde

bulunan toplam su kütlesinin % 97.5’ denizlerde ve okyanuslardadır. Geriye kalan % 2.5’luk kısmını tatlı sular

oluşturur. Bu suların sadece % 0.3’lük kısmını akarsular ve göller oluşturur. Bu nedenle akarsular, suyun kaynak-

ları arasında önemli bir yer teşkil etmektedir.

Bir akarsu eğer bir ulusal sınır içinde doğup aynı ulusal sınır içinde denize dökülüyorsa

ulusal nehir

diye tanımla-

nır. Bu nehirler bulundukları ülkenin hukuksal rejimine tabidirler. Bir ülkenin topraklarında doğmasına rağmen

farklı ülke topraklarına geçmekte ve oradan denize dökülmekte olan sulara sınır aşan su denilmektedir. Birden

fazla ülkede akan ve havzasını birden fazla ülkenin oluşturduğu akarsular, günümüzde önemli bir uluslararası

sorun teşkil etmektedir. Sadece Türkiye akarsu havzalarında değil, dünyanın birçok bölgesinde nehir sularıyla

ilgili anlaşmazlıklar vardır.

Doğu Balkanlar’ın başlıca sınır aşan nehirlerinden olan Meriç nehir havzası Bulgaristan, Yunanistan ve Tür-

kiye arasında hem sınır aşan hem de sınır oluşturan su konumundandır. Bulgaristan’dan doğan Meriç Nehri

Türkiye’ye girdikten sonra yaklaşık 13 km aktıktan sonra Türkiye Yunanistan sınırını oluşturarak Saros Körfe-

zinden Ege Denizi’ne dökülerek sınır aşan su olmaktadır. Meriç Nehrine, Bulgaristan’dan doğan Arda Nehri ile

Tunca Nehri ve tamamı ülkemiz topraklarımızda yer alan Ergene Nehri katılır. (ORSAM, 2011:8)

Meriç Nehrinde, Türkiye tarafında yaşanan iki önemli sorundan birisi kirlilik sorunudur. Meriç Nehri ve kolu

Tunca Nehri, Bulgaristan’dan yaklaşık II. Ve III. Sınıf Kirli Kıta İçi Su özelliği taşıyarak Türkiye’ye giriş yapmak-

tadır. (Edirne İli Çevre Durum Raporu, 2011:66) Sonrasında evsel atıklar ve endüstriyel atıklarla birlikte kirlilik

oranı artmaktadır.

Meriç Nehrinde, Türkiye tarafında yaşanan ikinci sorun da taşkın sorunudur. Meriç Nehri havzasının coğrafi

yapısı, iklimsel nedenler ve Bulgaristan’ın Meriç Nehri su yönetimindeki rolünün etkisi ile çevreye ağır zararlar

veren taşkınlar yaşanmaktadır.

Bu zamana kadar gerek Türkiye – Bulgaristan gerekse Türkiye – Yunanistan arasında ikili anlaşmalar yapılmış,

ancak bu sorunların giderilmesinde çözüm olmamıştır. Ayrıca her üç ülke bir araya gelip sorunların çözümüne

yönelik bir anlaşma yapmamıştır. Bu bildiride, sorunların çözümü için bu zamana kadar yapılan anlaşmalar ve

uluslararası işbirliğine ilişkin düzenlemeler ışığında su kaynaklarının yönetimi ele alınacaktır. Bununla birlikte,

Edirne İlinde

DSİ.XI

. Bölge Müdürlüğünce yürütülen Meriç ve Ergene Nehri su kalitesi 10 adet gözlem istasyo-

nunda ölçülen değerler değerlendirilecektir.

Bu çalışmada Balkan ülkelerinden Bulgaristan ve Yunanistan ile hem sınır aşan hem de sınır oluşturan Meriç

Nehri ve havzasının mevcut sorunları ve bu sorunların hukuki boyutu ve bu sorunların su yönetimi ile giderilme

yolları tartışılacaktır.

1.1 Meriç Nehir Havzasının Özellikleri

Meriç Havzası, sınır aşan su olan Meriç, Arda, Tunca ve ulusal su olan Ergene Nehirlerinin drenaj alanlarından

oluşmaktadır (Şekil 1).

Meriç Havzası alanı 52 600 km

2

’dir. Bu havzanın % 65’i Bulgaristan’da, % 28’i Türkiye’de, % 7’si ise Yunanistan’da

yer alır. (ORSAM, 2014:5) (Tablo 1).